HDP’li Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, Sırrı Süreyya
Önder, Ertuğrul Kürkçü ve Selma Irmak hakkında, Cumhuriyet
başsavcılığınca hazırlanan fezleke TBMM’ye ulaştı.
Görünen o ki, konu Genel Kurul’un önüne geldiğinde, AKP ve MHP’nin
oylarıyla, söz konusu kişilerin dokunulmazlıkları
kaldırılacaktır.
Devlet Bahçeli dokunulmazlıklar konusunda, MHP’nin üstüne düşeni
yapacağını söylemiş, Tayyip Bey ile Davutoğlu da dokunulmazlıkların
kaldırılması yönünde oy kullanılmasını telkin eden konuşmalar
yapmışlardır.
Her ne kadar, “Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki siyasi parti
gruplarınca yasama dokunulmazlığı ile ilgili görüşme yapılamaz ve
karar alınamaz” diyen anayasanın 83. maddesinin son fıkrasının
ruhuna aykırıysa da liderler gerekli telkinlerden
vazgeçmediklerinden, dokunulmazlıkların kaldırılacağı
anlaşılmaktadır.
Neyse ki, Başbakanlık canibinden gelen haberlere göre, 2 Mart 1994
günkü, Meclis’ten alınıp, yaka paça götürülme sahnelerinin
tekrarlanmamasını sağlayacak önlemlerin alınması
öngörülmektedir.
“Dokunulmazlıkların kaldırılmasından ne sonuç elde edilecek ki”
sorusunun yanıtı açıktır: HEP milletvekillerine yapılan muameleden
ne sonuç elde edildiyse o! Yani hiç!
***
Şöyle belleklerimizi yoklayalım: 1991’de Sosyaldemokrat Halkçı
Parti (henüz 12 Eylül’de kapatılmış olan CHP yeniden açılmamıştı)
Erdal İnönü’nün girişimiyle HEP ile işbirliği yaparak, Kürt
siyasetinin kimi önde gelen isimlerini, Kürt sorununun milletin
temsilcileri tarafından orada tartışılmasını sağlamak amacıyla
parlamentoya taşımıştı.
Hemen belirteyim ki, amaçlanan sonuç sağlanamamış, parlamentodaki
Kürt siyasetçiler kadar, Türk siyasetçilerin çoğunluğu da fırsatı
değerlendirebilecek olgunluğu gösterememişlerdi.
Bir dizi olaydan sonra, İnönü’nün büyük cesaret ve uzak
görüşlülükle başlattığı ama amacına ulaşamayan girişim, 1994
Mart’ında Kürt kökenli milletvekillerinin dokunulmazlıklarının
kaldırılmaları, yaka paça Meclis’ten çıkarılmaları ve
tutuklanmalarıyla sonuçlanmış, DGM’de yargılanan eski
milletvekilleri, sonra haklarında verilen mahkûmiyet kararları
bozulsa bile 10 yıl içeride yatmışlardı.
Bütün bunları Kürt sorununun çözülmesinde terörün aşılmasında
olumlu bir katkı sağladığını söyleyecek tek aklı başında kimse
olacağını sanmam.
2 Mart 1944 günü dokunulmazlığı kaldırılıp Meclis’ten yaka paça
götürülenler arasında 2007 yılında kalp krizinden ölen Orhan Doğan
da vardı.
Orhan Doğan’ı tanıyanlar, sanırım onun hapiste geçen yıllarının
siyaset meydanında geçmesinin herkes için çok daha yararlı
olacağında hemfikirdirler. Eğer barışçıl çözüm istiyorsak, bunu
konuşabilecek olan kimseleri desteklemek, onlara fırsat
tanınmasının yolunu açmak zorundayız.
PKK’yi müzakereye zorlamanın yolu da onlardan geçiyor. Kamuoyunun
sağduyulu kesimini müzakere yönünde baskı oluşturan bir güç haline
getirmek de, müzakereden yana olanları güçlendirmekle mümkün.
Onun için derim ki, gittikçe zayıflamakta olan potansiyel, siyasi
çözümcülere, kimi kusurları olsa da destek olalım köstek değil.