“Allah cümleyi, komşusundaki yangına körükle koşarken kendine
daha fazla zarar verdiğini bile göremeyecek kadar aymazların
sultasına düşmekten korusun!” demek, insanları bu akıbete duçar
olmaktan kurtaramıyor.
Rusların ve rejim kuvvetlerinin İdlib’deki son atakları, altı yılı
aşan Suriye Savaşı’nın sonunun belirtilerini gözler önüne
seriyor.
Uzun vadede Suriye Savaşı’ndan en fazla zarar gören kim oldu,
sorusunun yanıtı artık açıktır: Türkiye.
Resmi rakamlarla 3 milyonun üstünde Suriyeli göçmenin bulunduğu
Türkiye’deki Suriyeli sayısının İdlib’den yeni bir göç başlaması
durumunda, bir o kadar daha artması, ülkemizin demografik yapısını
daha da allak bullak edecektir.
Bu durum ise ABD’nin Fırat’ın doğusundaki sınırlarımızda PYD-YPG
hâkimiyetinde bir bölge yaratmasıyla doğan istikrarsızlığı yeni
boyutlara taşıyacaktır.
Bu durumda, bir zamanlar Ahmet Davutoğlu’nun
gidiciliğini ilan ettiği Beşar Esad’ın güçlenerek
çıkmakta olduğu Suriye iç savaşından uzun vadede en büyük zararı
Türkiye’nin göreceği aşikârdır.
Birçok kişi komşudaki yangına körükle koşmanın Türkiye’nin yararına
değil, tam tersine zararına olduğunu baştan gördü, yetkilileri
uyardı, ama etkili olamadı.
*** Türkiye, istikrarsızlığını
sürekli kışkırttığı Suriye’de işlerin bu noktaya varmasının
sorumlularından biridir.
“Ne yani! Türkiye’nin yanlış politikası olmasaydı Suriye iç savaşı
patlak vermeyecek miydi?” sorusunun pek anlamı yok. Evet Türkiye
tek başına bu savaşı ne başlatabilecek ne de sona erdirebilecek
güçte bir ülkedir. Ama Türkiye’nin işlerin bu noktaya ulaşmasında
etkili olduğu da yadsınamaz.