-Aydın müsveddeleri!
- Kendilerine güya akademisyen unvanı yakıştıran güruh!
- Karanlıksınız, karanlık!...
Bu sözler aydınların dilekçeyle başvurdukları Kenan
Evren tarafından 1984’te söylenmiş değil.
Bu sözler, Tayyip Erdoğan tarafından
dünyanın 89 üniversitesinden 1128 akademisyene hitaben
kullanılıyor.
Olay, 1984 15 Mayısı’nda kendisine bir dilekçeyle başvuran
aydınlara Kenan Evren’in gösterdiği tepkiye benziyor.
Tayyip Bey, Kürt sorunu ile ilgili bildiri yayımlayan bu
akademisyenlerin Türk olanlarının yaptıklarının bedelini
ödeyeceklerini de şu sözlerle belirtiyor:
- Devletin ekmeğini yiyip de bu devlete düşmanlık edenler hiç vakit
kaybedilmeksizin, en kısa sürede hak ettikleri cezaya
çarptırılmalıdırlar.
Hükmün oluşturulması için bu emir yeter.
Şimdi ilgili ilgisiz bütün makamlar, durumdan vazife çıkararak,
gereğini yapmak üzere harekete geçmiş bulunmaktadırlar.
Nitekim YÖK hemen harekete geçmiş ve gereğini yapacağını
açıklamıştır.
Onun yanı sıra, yeraltı dünyasının kimi ünlü simaları da temennahı
çakmışlardır:
- Emrin olur sultanım!
Onlara kimi savcılarla, kimi yargıçların da katılacaklarından
kuşkunuz olmasın!
***
Düzen “Emrin olur sultanım!” düzenidir.
Bu düzende herhangi bir konuda, birine kızdı mı Sultan
buyurur:
- Bedelini ödeyecekler!..
Bu komut yeterlidir, ya idare harekete geçer ya yargı. Önemli
olan “bedelini ödeyecek” buyrulanın defterinin
dürülmesidir.
Defter dürme, tayin, ceza, işine son verme şeklinde bir idare
tasarruf biçiminde de olabilir veyahut da ilgili kişi özel
sektördeyse, patronuna baskıyla işinden attırma şeklinde, hür
teşebbüs girişimi biçiminde de...