Cumhurbaşkanı Erdoğan, Beştepe külliyesinin konferans salonunu
dolduranların önünde, elini masaya vurdu ve gür sesiyle
haykırdı:
- Sahada da olacağız, masada da!
Dinleyici sıralarını dolduran ve hepsinin de boynu kıldan ince olan
YÖK kulu rektörler, bu sözleri alkışlarla karşıladılar.
Söz konusu olan Musul operasyonu idi.
Ve o sırada, Musul operasyonu yedi düvelin askerinin katılımıyla
başlamıştı.
Sahada herkes vardı, yalnızca havada kalan Türkiye yoktu.
Bunun böyle olacağını, “sahada da olacağız masada da” diyen Tayyip
Bey de biliyordu, alkışlayan rektörler de.
Sahada olacağız diyen Tayyip Bey iddiasının aksine, Türkiye’nin
sahadaki tevatür varlığını tevil etmek isteyen Başbakan Yıldırım,
havada var olduğumuzu ileri sürmekte, biraz üzerine gidilince,
gerektiğinde katılacağımızı, önemli olanın koalisyon güçleri içinde
yer almak olduğunu söylemekteydi.
Ne olursa olsun, IŞİD’i temizleme operasyonu Musul’da başlarken
Türkiye hariç, herkes Musul’daydı.
Türkiye’deki iktidar, Musul’a uzaktan türkü çığırıyordu:
- Sana uzaktan bakmak operasyonların en etkini!
Bölgenin yabancısı ama aynı zamanda efendisi güçler, Musul’a
ilerliyorlardı.
***
Herkes Musul’a giderken, kara harekâtının dışında bırakılmış
Tayyip Erdoğan’dan, sırtını ABD’ye dayayarak, Türkiye’ye posta
koyan İbadi’ye birbiri ardına “Sen kimsin, haddini bil”, “Sen benim
kıratım değilsin” darbeleri(!) indiriyordu.
Erdoğan Musul konusunda noktayı koymuştu:
- Musul’da bildiğimizi okuyacağız.
Tayyip Bey bunları söyleyedururken, herkes Musul’a doğru
ilerliyordu.
Türkiye ise Musul’dan uzaktaydı ve bölgedeki bütün kırmızı
çizgilerini yalnızca havadan müdahalelerle sınırlı olarak korumaya
çalışıyordu.
Bunun böyle olacağını herkesin önceden bilmesine karşın, Tayyip Bey
Musul savaşlarını sürdürüyordu.
Musul savaşlarının ise en büyük çatışmaları kürsülerden yapılıyor,
taarruz yerine nutuk üzerine nutuk atılıyordu.
Ortadoğu batağındaki BOP projesi ile onun ürünü olan Irak ve Suriye
savaşından en büyük zararı gören ülkelerin başında geliyordu
Türkiye. Büyük hercümercin nedeni olan ve bölge devletlerinin
sınırlarını değiştirmeyi öngören BOP, Türkiye’nin toprak
bütünlüğünü de tehdit ediyor, Tayyip Bey’in bu durum karşısındaki
tepkisi ise şu oluyordu: