Cumhurbaşkanı Erdoğan üç gün sonra başlayacak
New York BM gezisi sırasında, gerçekleşecek ABD Başkanı
Trump ile görüşmesinde, “güvenli bölge”
konusundaki endişelerini doğrudan, muhatabına ileteceğini
açıklamıştı. Cumhuriyet okurlarının artık yakından tanıdığı emekli
General yazar Ahmet Yavuz, dünkü
yazısında, bu konuda iktidarın çeşitli odakları arasında “zıtlık”
olduğunu yazıyordu.
Gerçekten de, Milli Savunma Bakanı Akar’ın tersine
Dışişleri Bakanı Mevlut Çavuşoğlu
ABD yönetiminin, Kuzeydoğu Suriye’deki tavrına kuşkuyla
yaklaştığını her konuşmasında açıkça dile getirmekteydi. Bu
kaygılarına karşın, Çavuşoğlu henüz Fırat’ın doğusunun güvenliği
konusunda, Esad’ın muhatap alınmasını açıkça telaffuz etmiş
değildir. Oysa, kamuoyunun ve siyaset dünyasının çoğunluğu bu
görüşte.
Şimdi herkes, bölgeye İhvancı ve neo- Osmanlı gözlüğüyle
baktığından Suriye politikasını Esad karşıtlığı temeline oturtmuş
olan Erdoğan’ın nasıl bir tutum benimseyeceğini merak ediyor.
*** Bilindiği gibi ABD’nin etkisi ve
eteklemesiyle “kardeşim Esad”, bir gecede Esed olmuş ve Tayyip
Bey’in baş hedefi haline gelivermişti.
Türkiye, Suriye’de çözümün yolunun Esad ile mücadeleden değil,
müzakereden geçtiğini bir türlü anlamayan Tayyip Bey’in yanlış
politikasının bedelini ağır ödedi ve de ödüyor.
Ama artık bir dönüm noktasına gelindiği söylenebilir.
Sakınımlı davranmak gereğini unutmadan Tayyip Bey’in inadının
kırılmakta olduğunu gösterir belirtiler olduğunu ifade etmek
gerek.
Her şeyden önce Çankaya’da toplanmış olan ve sürdürülebilir bir
barışın koşulu ola...