Birkaç yıl önce Yalova’da Altın Balık’ta çalışırken tanıdığım
dostum Hasan Datça’dan telefon etti:
-Abi nasıl buluyorsun Muharrem İnce’yi?
-Doğrusunu istersen, başlangıçta benim gönlümdeki aday değildi. Ama
şimdi
ne kadar yanıldığımı anladım. Beni bir yana bırak, kendisine
önceden destek verenleri de olumlu anlamda şaşırttı.
Hasan keyifle kestirip attı:
-Ben sana ne kadar zaman önce söylememiş miydim!..
Son seçim kampanyası başlayalı beri Muharrem İnce’nin memleketi
Yalova ünlendi.
Yalovalı Muhrrem Hoca meydanlarda haykırıyor:
-Tayyip Bey bana gariban diyor, evet ben
garibanım, garibanın temsilcisiyim. O ise Beyaz Türk’tür.
Muharrem İnce miting meydanlarında, TV söyleşilerinde, AKP’nin oy
getirisi açısından en velut iddiası olan garibanın temsilcisi,
savunucusu, simgesi özelliğini Tayyip Bey’in elinden aldı.
Yalova’nın Elmalık köyünden çıkma fizik öğretmeni Muharrem İnce
alanlarda konuşurken, Elmalık’taki baba evinin bahçesini sularken,
bisikletle dolaşırken, her adımda biraz daha garibanı kucaklıyor,
halka yaklaşıyor. Tayyip Bey ise büyük görkemli sarayında, masadaki
planın üzerine eğilip, yazlık sarayının detaylarını incelerken, bin
odalı konutunun koridorlarında yürürken, mazlum garibanlardan
gittikçe uzaklaşarak, bir zamanlar CHP için kullandığı, küçümseyici
“Beyaz Türk” libasına biraz daha bürünüyor.
*** Ne oldu da gariban, mazlum olarak kutsadığı, topluluklara kendi rakiplerini Beyaz Türk olarak sunan, Türkiye’nin zencileri olarak yola çıkan AKP’nin lideri, mazlu...