1600 yılı 15 Şubat
günü, Giordano Bruno yakılarak
öldürülme kararını kendisine tefhim eden, Roma Engizisyon
yargıçlarına şöyle sesleniyordu:
- Siz benden daha çok korkuyorsunuz!
İki gün sonra, 17 Şubat 1600’de, evrenin görkemi karşısında
kendisinin toz zerresinden bile küçüklüğünü düşünerek, acılarının
ve korkusunun üstesinden gelen Giordano Bruno, Campo di Fiori’de
(çiçek tarlası) diri diri yakılarak öldürülecekti.
O zamanın kırlık çiçek tarlası, bugün ortasında, Giordano
Bruno’nun, üstünden güvercinlerin eksik olmadığı, yüzü Vatikan’a
dönük heykelinin bulunduğu bir meydandır. Bruno’nun heykelinden
çiçek eksik olmaz. Bu çiçekler Rönesansın önde gelen
filozoflarından, Kopernik’in görüşlerini
benimsemiş bir gök bilimci ve aynı zamanda bıçkın bir şair olan
Giordano Bruno’nun kişiliğinde simgeleşmiş, özgür düşüncenin
savunucularına duyulan minnetin ifadesidir.
***
Şu sözler de gençlik yıllarında, katıldığı Dominikan tarikatı ve
kilise ile Koepernik’in teorisiyle tanıştıktan sonra bütün
ilişkisini kesen Giordano Bruno’ya aittir:
- Tanrı iradesini hâkim kılmak için yeryüzündeki iyi insanları
kullanır, kötü insanlar ise iradelerini hâkim kılmak için Tanrı’yı
kullanırlar.
Bu sözleri okuyunca insan elinde olmadan soruyor:
- O günden bugüne ne değişmiş? O günden bugüne neyin değiştiğini,
Bruno’nun diri diri yakılmasından 417 yıl sonra, 2017 Şubatı’nda
Müjdat Gezen Sanat Merkezi yakılınca anladım.
Giordano Bruno şu sözleriyle, yakılmasına kadar varan karşılaştığı
güçlüklerin nedenini açıklar:
- Ne gördüğüm hakikati gizlemekten hoşlanırım ne de bunu açıkça
ifade etmekten korkarım. Aydınlık ve karanlık, bilim ve cehalet
arasındaki savaşa her yerde katıldım. Bundan dolayı her yerde
zorlukla karşılaştım.