Yıllar öncesi BBC yapımı bir film seyretmiştim. Sanatçı, öğretim
üyesi, bilim adamı, gazeteci, oyuncu velhasıl entelektüel düzeyi
bir hayli yüksek insanlar, bir toplama ya da tutsak kampında
toplanırlar.
Hepsi tam bir dayanışma içinde, tek yumruk halinde, kendilerini
oraya tıkanlara karşı direnirler.
Direnişleri, dayanışmalarını, dayanışmaları direnişlerini artırır.
Maruz kaldıkları baskı, aralarında zor koşullar altında da olsa,
uyum içinde bir yaşam oluşturmalarını engellemez.
İçinde yaşadıkları koşullar ömür boyu sürecek bir birlikteliğin
temelini oluşturur.
İçlerinde bu havayı bozan bir tek kişi vardır. Bencil, küstah,
kaba, nobran, açgözlü olan bu kişiye “Kazmadiş” adını
takmışlardır. Artık aralarındaki her aksaklığın, her uyumsuzluğun,
her bozukluğun nedeni olarak onu görmekte, her şeyde onu
suçlamaktadırlar.
O, eşsiz bir dayanışmanın parlak ürünü olan grubun günah
keçisidir.
Bir ara, onu ortadan kaldırmayı bile düşünürler.
Derken, bir gün “Kazmadiş” kamptan ayrılır. Kalanların
hepsi çok memnundurlar. Grup içindeki aykırı kişi temizlenmiş ve
artık dikensiz gül bahçesi oluşmuştur.
Ama işler hiç de umdukları gibi olmayacaktır.
***
Kazmadiş gidene kadar büyük bir uyum ve dayanışma içinde yaşayan
grubun arasında, o zamana değin su yüzüne çıkmamış olan küçük
anlaşmazlıklar, sürtüşmeler belirecek, giderek de çatışmaya evrilme
eğilimi gösterecektir.
Kazmadiş’in gitmesiyle, diğerlerinin arasındaki büyük ahengin yok
olduğunu gruptakiler acı bir biçimde gözlemlerler. Anlarlar ki,
gerçekten kendisine yüklenen bütün kötülüklerle malul günah keçisi
Kazmadiş, bir paratoner gibi bütün kötülük şimşeklerini kendi
üzerinde toplarken gruba büyük bir hizmette bulunuyor, aralarındaki
çelişkilerin su yüzüne çıkmasını engelleyerek büyük dayanışmanın
önemli öğelerinden biri oluyordu.
Yaşamımda benzeri koşullarda benzeri olaylar başımdan
geçti.
Ömrünüze dikkatle bir göz atın, siz de benzeri yaşanmışlıklarınız
olduğunu görürsünüz.
Günah keçileri, kendilerine yüklenen kötülüklerle gerçekten malul
olsunlar ya da olmasınlar, kimi zaman büyük toplumsal hizmetler
görürler.
Bunun en canlı kanıtını, şu
anda Fethullah Gülen olayı
örneğinde yaşıyoruz.
Farkındasınızdır, adeta bütün aksaklıkların, toplumsal
bozuklukların nedeni addedilen Fethullah Gülen, şu anda istemeden
büyük bir toplumsal hizmet sunuyor, birçok bahaneyle birbirinden
ayrılmış, hatta birbirine karşı konuma gelmiş toplumu ilk kez bir
araya getiriyor.
Evet, Fethullah Gülen bunu bilerek isteyerek yapmıyor, hatta
istediği tam tersiydi. Ama fark etmiyor, yine de toplumu bir araya
getirici işlevini yerine getiriyor.