Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin cezaevlerinde kötü muamele ve
işkence uygulamalarına karşı, bu konuları araştırmayla yetkili bir
Cezaevleri Alt Komisyonu var. Bu komisyonun başkanı ise, iktidar
partisi AKP’nin milletvekillerinden, eski
gazeteci Mehmet Metiner. Metiner, geçen gün,
FETÖ üyeleriyle ilgili kötü muamele ve işkence iddiaları konusunda
inceleme yapmayacaklarını, bunları cezaevlerinde ziyaret de
etmeyeceklerini açıkladı, arkasından da ekledi:
- Darbe gecesi benim insanımı yanı başımda öldürecek. Ben
yakaladığım yüzbaşıya iki tokat attım diye kötü muamele yapmış
sayılacağım öyle mi? Gözünün altı niye morarmış, diye soruyorlar.
Ben kafasını patlatırım o anda. Orada savaş hukuku var.
Mehmet Metiner, bu beyanıyla kimi çevrelere şu mesajı vermiş
olmuyor mu:
- Haydi koçum, haydi aslanım, kötü muamele ve işkenceyi dilediğince
yap! Atış serbest korkma, arkanda ben varım!
Bu sözlerin neresinden başlamalı bilmem ki?
Bir kere orada savaş hukuku yok. Kaldı ki, savaş hukukunda bile
yönetimlerin cezaevlerindekilerin kafalarını patlatmak hakkı
yoktur.
Çağdaş dünyada, ister tutuklu ister hükümlü sıfatıyla, hangi
suçlamadan ya da karardan olursa olsun, cezaevine düşenin de kimi
hakları ve güvenceleri vardır, tıpkı çağdaş insan topluluklarında
isterse hain olsun, bütün insanların öldükten sonra gömülme
haklarının olması gibi.
Ama Mehmet Metiner kafası bunu kabul etmez.
***
Bakın Mehmet Metiner kafasının yansımaları nerelere kadar
varıyor:
Darbe girişimi sırasında ilk çatışmayı başlatan ve yöneten, o
sırada da, Astsubay Kıdemli Başçavuş Ömer
Halisdemir tarafıdan alnından vurulan (o sırada
Halisdemir de darbeciler tarafından şehit edilmiştir)
Tuğgeneral Semih Terzi’ye memleketi
Erzincan’ın belediyesi tarafından gömülmek üzere mezar yeri
verilmiyor. Gerekçe Terzi’nin hain olmasıdır.
Aynı kafa yarın öbür gün, bir başkasını, bir başka gerekçeyle hain
olarak ilan edip gömdürmeyebilir.
Demokrasilerden bahsetmiyorum, çağcıl diktalarda bile insanların
gömülmesini engelleyen uygulama yoktur. Cenazesini gömdürmeme diye
bir yaptırıma diktalarda bile yer yok.
Nefretin bu kadar büyüğü, bir toplum için en ağır cehennem
ateşinden bile beterdir.
İşte Erzincan Belediyesi’nin bu uygulaması Mehmet Metiner kafasının
nerelere kadar varabileceğinin en güzel göstergesi.