OHAL’in uzatılması kararına şaşırdıysanız, size şaşarım. Yani ne
bekliyordunuz ki, “bu kadar olağanüstü hal yeter, devlet artık FETÖ
ile mücadelesine, hukukun sınırları içinde kalarak, onun haklar ve
özgürlükler konusunda öngördüğü güvencelere saygı göstererek, devam
edecektir” denerek, olağan hale geçilmesini mi?
Böyle bir olasılık sıfırdı. Nitekim, “mesele derin” diyen
Cumhurbaşkanı, 3 ayın değil, bir yılın bile belki yetmeyeceğini
söylüyor ve ekliyor:
-Kimse bize takvim belirlemesin!
Cumhurbaşkanı bunları söylerken İnsan Hakları Derneği 50 günlük
OHAL uygulamasının bilançosunu, 40 bin gözaltı, 20 bin tutuklama,
80 bin çalışanın açığa alınması olarak açıklıyordu.
Bu durumda akla şöyle bir soru geliyor:
-Sanki darbe başarıya erişseydi, ne olacaktı? Aynı şey olmayacak
mıydı? Şimdi OHAL uzuyor, sonra tekrar uzayacak, ardından kimbilir
kaç defa daha. Artık sürekli OHAL dönemine giriyoruz. Artık
olağanüstü hal, olağan hal olmuş bulunuyor.
Hem söyler misiniz, bunca yıllık devri Tayyip’ten sonra olağan
halin ne olduğunu hatırlayan kaldı mı?
***
Yurttaşın hukuk güvencesinden yoksun, mal ve can güvenliğinden,
ifade özgürlüğünden mahrum kalması için, OHAL’in ilanına da gerek
yok ki. Her şeyin tek kişinin iki dudağı arasında olduğu,
“yürütmeyle uyumlu yargı” formülüyle, yargı bağımsızlığının
çiğnendiği, yurttaşın, sorgusuz sualsiz işinden atılma, içeri
tıkılma, polis tarafından vurulma durumları karşısında sığınacağı
hiçbir yer ve kurum olmadığı düzensizlik düzeni OHAL olmadan da
egemendi.
Reis düzeninde, iki türlü Olağanüstü Hal vardır: OHAL’li
olanağanüstü hal hali, OHAL’siz olağanüstü hal hali.
Temel hak ve özgürlüklerden yoksunluk, sorgusuz sualsiz işinden
atılma, içeri tıkılma, artık olağan olduğuna göre, anayasanın 120.
maddesinde öngörülen OHAL olmadan da olağanüstü hal içindeyiz.
Vatandaşın aklını fıttırmasını istiyorsanız durdurup sorun:
-Olağanüstü hal nedir? Olağan hal nedir? Bana aralarındaki farkı
anlatabilir misiniz?
Yahut da daha ince daha çileden çıkarıcı şu soruları da
sorabilirsiniz:
-Olağan kime göre olağandır, olağanüstü kime göre
olağanüstüdür?
-Olağanüstü bir önderin dediğim dedik, çaldığım düdük ilkesine göre
yönettiği bir ülke olağan hal altında yönetilebilir mi?
-Olağan hal uygulamalarıyla olağanüstü hedeflere varılabilir
mi?
-Olağanüstü insanlara alelade olağan rejim uygulamaları hak reva
mıdır?
-Olağanüstü hal uygulamalarıyla mı, olağan halle mi, bir toplum
daha ileri gider?