Son günlerde hiçbir şeye şaşırmaz oldum. Artık en kızılacak
şeylere bile, isyan edecek yerde gülüp geçiyorum.
Basınımızın yürekli ve doğru iki yazarı Necati
Doğru ve Emin Çölaşan’ın yanı sıra
Sözcü’nün üç mensubu (Metin Yılmaz, Yücel
Arı ve Mustafa Çetin)hakkında FETÖ’ye
yardım suçlamasıyla
7.5 - 15 yıl hapis istemiyle dava açılmış. Duruşmalar İstanbul 37.
Ağır Ceza Mahkemesi’nde önümüzdeki günlerde görülmeye
başlanacakmış.
Necati Doğru ve Emin Çölaşan’ın Fethullah Gülen Örgütü’ne yardım
ettikleri iddiasının ciddiye alınmasını beklemek abes olur. Bu
iddia bir garabet örneği olarak kabul edilip, gülünür geçilir.
Ama burası Türkiye. Burada insanlar en olmayacak suçlamalarla,
yıllarca tutukluluk yoluyla infaz edilmekte, kanıta, delile
dayanmadan, yıllarca hapislerde çürütülebilmektedirler.
Onun için olayı enine boyuna irdelemek gerek.
İlk akla gelen husus kriz dönemiyle iç içe girmiş seçim kampanyası
sırasında, iktidarın bilgisi dahilinde, giderek isteği
doğrultusunda açılan bu dava ile bir korku ve sindirme ortamı
yaratılmasının amaçlanmış olmasıdır.
*** İddianameyi hazırlayan
savcının 23 Kasım 2018 günü Emin Çölaşan’a takipsizlik kararı
vermişken, üç gün sonra kendi verdiği kararın kaldırılmasını talep
etmesi, dışarıdan ve de yukarıdan bir müdahale ihtimalini
güçlendirmektedir.
İktidarın, herkesin seçimden sonra daha da artacağına kesin gözüyle
baktığı, baskı yöntemleriyle yaratmak istediği korku ortamını Fox
TV. Haber editörü Fatih Portakal şöyle
tanımlıyordu:
-Yok artık gündemine geldik....