Son günlerde, FETÖ’cülük suçlamasıyla
gözaltına alınan alınana.
Gün geçmiyor ki hiç umulmayanbiri FETÖ’cülükten
içeri tıkılmasın. Geçen cuma bunlara, CHP Genel
Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun
avukatı Celal
Çelik de
eklendi.
Celal Çelik, HSYK’nin tümüyle Fethullahçıların
eline geçmesi, adil yargının tarihe karışması, davaların kumpas
aracı haline getirilmesi üzerine 2011’de, 12 yıldır yapmakta olduğu
yargıçlıktan istifa etmişti. Aynı Celal Çelik, Akıncı Üssü davasına
da Kılıçdaroğlu adına müdahil olma talebinde
bulunmuştu.
Kısacası, böyle bir kişinin FETÖ’cülükle
suçlanabilmesi abestir.
CHP Genel Başkanı Kemal
Kılıçdaroğlu “demokrasi adına yüz
karası” olarak nitelediği bu olayı akıl
tutulmasına bağlıyor.
İlk bakışta Kılıçdaroğlu haklıymış, olay akıl
tutulmasından başka bir şeyle açıklanamazmış gibi
görünüyor.
Gerçekten de bu davranış, somut bir tehlike
olan FETÖ tehdidini soyut bir hale sokuyor ve
efsaneleştiriyor.
Her köşeden, her bucaktan FETÖ çıkarma
girişimleri, herkese, FETÖ’nün her su başını tutmuş, bütün
mevzileri eline geçirmiş, her yere sızmış, her şeye kadir bir güç
olduğunu düşündürüyor.Bu durum toplumda FETÖ’ye karşı duyulan
nefretin yerini gizli bir hayranlık ve onun karşısında çaresizlik
duygusunun almasıyla, FETÖ ile mücadeleyi aksatacağından, olayı
akıl tutulmasıyla açıklamak makul görünüyor.
***
Ama gerçekte olayın akıl tutulmasıyla
uzaktan yakından ilgisi yoktur.
Çünkü FETÖ etiketi altında yürütülen
operasyonun amaçları arasında, FETÖ ile mücadele
yoktur.