Soğuk Savaş’ın başladığı yıllarda, CIA’nın Sovyetler ile ilgili
olarak bulduğu fıkralar, deyişler çok ünlüydü.
Bunlardan, Demirperde ülkelerinde, sabaha karşı kapıları çalınarak
insanların derdest edilip götürülmelerine gönderme yapan birinde
şöyle deniyordu:
- ABD’de sabahın köründe kapınız çalınırsa, emin olabilirsiniz ki
gelen sütçüdür.
Son günlerde ülkemizde, sabahın köründe kapınız çalınırsa
bilmelisiniz ki gelen sütçü değil, polistir. Artık Türkiye’de
yazan, çizen, konuşan, görüş bildiren herkes gece yarısı ya da
sabah karanlığı kapısı çalınıp derdest edilmekten korkar,
titreyerek, bu sonu bekler halde.
Son zamanlarda insanlar, birbirlerine sorar oldular:
- Bugün kimi götürmüşler, bilmediğimiz yeni biri var mı?
En yeni haber de gözaltına almaların, gece yarıları veya sabah
karanlıklarıyla sınırlı olmaktan da çıkıp bütün bir güne yayılmış
olması. Nitekim Hüsnü Mahalli’yi gün ortası alıp götürmüşler.
Hakkındaki suçlama, devlet büyüklerine ve Cumhuriyet’e hakaret.
***
Hüsnü Mahalli, Suriye asıllı, Türk uyruklu bir gazeteci.
Konuşmalarından ve yazılarından çok yararlandığım, analizlerine
değer verdiğim, okuyup dinledikçe kendisinden çok şey öğrendiğim
Hüsnü Mahalli, iyi yetişmiş, donanımlı yetkin bir meslektaş.
Ortadoğu’yu yakından tanıyan, siyasal İslamı, radikal İslamı ve
örgütlerini olduğu kadar ılımlı İslamı da iyi bilen Hüsnü Mahalli,
ılımlı İslamın, ılımlı yazılıp uyumlu okunduğunu hep vurgulamayı da
ihmal etmemiştir.
Bu değerli meslektaşın, yukarıda saydığım özelliklerinin iktidarın
hiç de hoşuna gitmediğini de belirtmeye gerek yok.
Hoşa gitsin ya da gitmesin, Hüsnü Mahalli’nin görüşleri kişisel
özlemlerden çok nesnel gözlemlere dayandığından, yararlı uyarılar
olmuştur hep.
Türk-Suriye dostluğuna verdiği önemi, bu ülkeye gönül bağından
kaynaklandığını söylemek çok doğru olmaz. Suriye ile hiç değilse
normal komşuluk ilişkilerinin ve bu ülkenin birliği ve toprak
bütünlüğünün ülkemiz açısından ne kadar yaşamsal olduğunu
yaşadığımız ve ülkemize çok pahalıya patlayan olaylar kanıtlamış
bulunuyor.
***