Haberi okuyunca ne zamandır siyasal haberlerle kararan içim
aydınlandı. Olay olağanüstü kıvraklığı ve şeytani
zekâsıyla “Şeytan” lakabıyla anılan Fenerbahçeli eski
futbolcu Rıdvan’ın anayasa
referandumunda “evet” diyeceğini açıklaması üzerine, kimi
CHP’lilerin buldukları “Şeytan’a uyma! Hayır
de!” sloganı.
İnsanı gülümseten, zekâ ürünü bir davranış.
Halkoylaması sürecinde en fazla ihtiyaç duyduğumuz şey de işte
bu.
Aynı gün Cumhuriyet’te de, Arda Turan’ın
açıklaması vardı.
Açıklamanın içeriğini çok beğendiğimi, başkancı sistem hakkındaki
görüşlerine katılmadığım Arda’nın, bir birey olarak düşüncesini
açıklama hakkını savunan ve yurt
ve Atatürk sevgisinden şüphe etmenin
kimsenin haddi olmadığını belirten düşüncelerine içtenlikle
katıldığımı belirtmek isterim.
Ve yine içtenlikle söylemeliyim ki
halkoylamasında “evet” diyeceklerini açıklayan Rıdvan da,
Arda da hain de değillerdir, düşman da.
Tabii “hayır” diyeceğini, başına gelecekleri göze alarak,
büyük cesaretle ilan eden, Meltem
Cumbul için de aynı şeyi söylemeliyiz. Reis
düzenine “hayır” diyecek
olanların “evet”çilerin, “evet”çilerin
de “hayır” diyenlerin hain ve düşman olmadıklarını kabul
etmeleri ve bunu içselleştirmeleri, toplumun barışın ve
demokrasinin önkoşuludur.
Eğer bu mutabakat sağlanamazsa, sonuç ne olursa olsun, bundan
toplumca hepimiz zararlı çıkarız.
***
Demokrasilerde herkes, düşüncesini özgürce ifade etmek, bunun
için örgütlenmek hakkına sahiptir.
Toplum için neyin daha iyi ve yararlı olduğu konusunda birbirine
zıt görüşleri olanlar illa birbirlerinin düşmanları
değillerdir.
Benim gibi düşünmeyen karşımdakinin vatan haini ve düşman
olmadığını kabul etmek zorunda olduğum ve karşımdakinden de aynı
zorunlu davranışı beklemek hakkına sahip bulunduğum sistemdir
demokrasi. Hatta demokrasilerde yurttaşın yalnız ülke için en iyi
olduğu kanısını taşıdığı düşünceyi değil, ama aynı zamanda salt
kendi çıkarına en uygun düşeni savunmak hakkı da vardır. İşçi
sendikaları, işveren kuruluşları bu tür örgütlerdir ve ikna
yoluyla, oylama yöntemiyle çıkarını savunmak da bireyin, çıkar
gruplarının, sınıfların meşru haklarıdır.
Ancak bunun en uygun şekilde yaşama geçmesinin de kuralları ve
adabı vardır.