Çocukluğumda ve ilk gençliğimde, özel
durumlarda söylendiği zaman çok yadırgadığım bazı sözler vardı.
Örneğin düğün ya da nikâhta yeni evlilere söylenen şu söze pek
takılırdım:
- Allah bir yastıkta
kocatsın!
Eğer nikâhımda bana böyle bir şey söylerlerse
kendimi tutamayıp, mutlaka “Aman efendim, biz dayansak yastık
dayanamaz parçalanır” derim diye
düşünürdüm.
Öyle olmadı, nikâhımda “Allah bir
yastıkta kocatsın” dediklerinde,
gülümseyerek teşekkür ettim.
Bir de çocukluğumda ilk duyduğumda çok
garipsediğim şu deyiş vardı:
- Allah bu acınızı
unutturmasın!
İnsanı teselli için yapılan ziyarette, acısını
unutmaması temennisi ne abes şeydi!
Sonra halk deyişinin içindeki ince mesajı
kavradım. Aslında söylenen şuydu:
- Allah bu acınızı unutturacak daha büyük bir
acı vermesin!
Deyişteki hikmeti yaşayarak da
anladım. Uğur Mumcu’nun
öldürülmesinden sonra bir daha bu kadar büyük acı yaşayamam
sanıyordum; bir buçuk yıl sonra Erim
Gözen’in trafik kazasında can vermesi üzerine neredeyse
Uğur’un acısını unutayazdım. Aradan bir on yıl geçecek, bu defa
yalnız Erim’in karısı olmakla kalmayıp, aynı zamanda can dostumuz
olan Mine Gözen’i kaybedince,
neredeyse Erim’in acısını gömer gibi olacaktım.
***
Hayat en becerikli ve en de acımasız
öğretmen, yaşadıkça, size yaşamın bedeli olarak ne acı dersler
veriyor.
Yukarıdaki olgu insanlar için olduğu kadar
toplumlar için de geçerli.
Gelen yeni ve daha büyük acılar, toplumlara da
eskilerini unutturuyor ya da onları
solduruyor.
Geçen bayramın ilk günü eşim ile birlikte,
arabayla
bacanağım YılmazTürkeri’nin
Dragos’taki evine gidiyorduk. İdealtepe mevkiine geldiğimizde E-
5’ten, sahil yoluna saparken, o mahut “Kenan Evren
Kışlası” levhasını görünce kanım dondu.
Levhayı yıllardır gördüğümden alışmıştım, artık sinirlenmiyordum.
Beni hayrete gark eden, levhayı görünce,
birdenbire Kenan Evren’i unutmuş
olduğumu fark etmemdi.
Sizi bilmem ama ben Kenan Evren’i
unutmuştum.
Oysa Kenan Evren toplum için olduğu kadar benim
ve yakınlarım için de unutulmazdı.