Hâlâ “kriz var mı” diye soran veya “Ne krizi bunların hepsi
manipülasyon!” diye lafı ağzımıza tıkayan Reis’ten başka bir tek
kişi kalmış olacağını sanmıyorum, artık krizin varlığından kuşku
duyan yok. Ekonomik krizin önde gelen kurallarından biri de,
genellikle yalnız başına gelmemesidir.
Tarihte bunun en çarpıcı örneği Almanya’dır. Almanya’da Birinci
Dünya Savaşı’nın ertesinde patlak veren ekonomik kriz, beraberinde
insanlık tarihinin en büyük çılgınlığı olan Nazileri iktidara
getirmiştir.
Dünya başka benzeri örneklerle doludur.
Çok uzağa gitmeye gerek yok. Ülkemizde 2001 ekonomik krizi,
enternasyonal bir alicengiz oyunuyla 2002’de AKP’yi iktidara
getirdi. O da dış güçlerin desteği, yerli ve yabancı kamuoyunun
fütursuzluğu, “yetmez ama evet”çilerin ihanet derekesine varan
aymazlığıyla otoriter tek adam rejimini zaman içinde ülkenin üstüne
çökertti.
*** Artık Türkiye’ye tümüyle egemen
olan tek adam rejimi, şimdiye dek eşi benzeri görülmemiş
türdendir.
Bu durumda, “Eh zaten yeterince otoriter bir rejim altında
yaşadığımıza göre, bizde ekonomik krizin baskıcı bir rejime yol
açması tehlikesi yoktur” dersek, pek doğru söylemiş olmayız. Evet,
krizin zaten kendisinden önce gelip yerleşmiş olan otoritarizmi
getirmek durumu yok, ama baskının derecesini artırarak yeni bir
aşamaya vardırması söz konusu.
Çevrenize şöyle bir bakarak, daha da ağırlaşacak olan baskının
belirtilerini görebilirsiniz.
2001 krizinin Atlantik ötesinde kurgulanmış bir manipülasyon ile
2002’de AKP’yi iktidara taşıma senaryosunda başrollerden birini
oynamış olan Devlet Bahçeli, Meral
Akşener’e “sonuçlarına katlanırsınız” d...