Cuma sabahı İstanbul Boğazı’ndan geçen Ceaser
Kunikov adlı Rus savaş gemisinin güvertesindeki kıyıya yönelik
füze tutan asker görüntüsü, Putin’in krizi
daha da tırmandırmaya niyetli olduğunu gösteriyor.
Rusya’nın ciddi bir kışkırtma dönemine girdiği ve son davranışıyla
da 1936 Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin ruhuna aykırı hareket ettiği
söylenebilir.
Montrö Sözleşmesi, tehlikesiz, zararsız geçiş ölçütünü
getirmiştir.
Son görüntünün bu kavramla ne kadar bağdaştığının yanıtı
ortadadır.
Pazar gecesi bir toplantıda iki emekli büyükelçi ve eski
milletvekili; Şükrü
Elekdağve Onur Öymen ile
birlikteydim. Bu iki seçkin diplomat ve politikacımız da Putin’in
gerginliği daha da tırmandırma niyetini vurguluyorlardı.
Gerçekten de Türk-Rus gerginliğinin en tehlikeli yanı, iki tarafın
egemenlerinin olaya yaklaşım tarzlarıdır.
Hem Putin hem Erdoğan, hamasete dayalı
politikalar izlemektedirler. Bu durumda da akıl ve sağduyunun
yerine kaba böbürlenme geçiyor ve gerginlik de tırmanıyor.
***
Sayın Elekdağ ve Öymen’in her ikisi de Putin’in uzlaşmaz
tavrının yine de bir hesaba dayandığını belirtiyorlar.
Rus uçağını düşürmekte hukuki açıdan haklı olmamıza karşın,
davranışın siyasi ve stratejik akıl bakımından yanlış olduğunu
söyleyen Elekdağ, Azez-Cerablus hattını kırmızı çizgi ilan etmiş,
PYD’ye Fırat’ın batısını yasaklamış olan, ayrıca bölgeyi IŞİD’den
temizlemek için Amerika ile ortak operasyon yapılacağını açıklayan
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kırmızı çizgilerinin yok
olduğunu, Kerry’nin de teyit ettiği ABD-Türk
ortak operasyonunun yerine şimdi PYD-Rus operasyonu yapıldığını
belirtiyor ve şu anda Suriye hava sahasının Türkiye’ye kapanmış
olduğunu söylüyor.
Görülüyor ki Putin gerginliği tırmandırırken, bölgesel
politikasının enstrümanı olarak da kullanmaktadır...