Ali Sirmen Cumhuriyet Gazetesi

‘Memnun oldum. Ben de Sefil Nadir’

1970’li yıllarda Fransa’nın Türkiye Büyükelçiliği görevini yürüten Rene Vaurs hoşsohbet, esprili bir zat idi. Bir gün ortak bir dostumuzdan söz ederken şunları söyledi:  -Ona iyi...

22 Ağustos 2017 | 127 okunma

1970’li yıllarda Fransa’nın Türkiye Büyükelçiliği görevini yürüten Rene Vaurs hoşsohbet, esprili bir zat idi. Bir gün ortak bir dostumuzdan söz ederken şunları söyledi: 
-Ona iyi bakın Monsieur Sirmen, onun gibiler artık bizde de pek kalmadı. Ortak dostumuz aynı zamanda patronum olan Nadir Nadi idi. 
Nadir Bey gerçekten yaşadığı dönemde de yalnız Türkiye’de değil, başka ülkelerde de örneğine çok az rastlanan müstesna kişilerden biriydi. 
Geçen pazar Nadir Bey’in 26. ölüm yıldönümüydü. 
23 Mart 1974’ten, 20 Ağustos 1991’e kadar birlikte çalıştığımız Nadir Bey, bir konuşması sırasında babasının etkisiyle gazeteci olduğunu söyleyip “Aslında ben sanatla uğraşmayı tercih ederdim” itirafında bulunmuştu. Nadir Bey, aydın ve sanatçı kişiliğini yitirmeden, babasının etkisiyle seçtiği mesleğini ödünsüz sürdürdü. 
Temel ilkesi ifade özgürlüğüne saygıydı.

***

Türkiye’nin bir türlü “geçiremediği” “geçiş dönemleri”nde ifade özgürlüğü konusunda Nadir Bey ile ilginç olaylar yaşandığına tanık olmuştum. Özellikle askeri dönemlerde genelde patronlar yazıişlerini sakıncalı haber ve yorumlara yer verip gazeteyi kapattırmasınlar diye uyarırlardı. Bizde ise tam tersi olaylar yaşanırdı. 12 Eylül döneminde Nadir Bey, arada gazeteye artık azaltmaya başladığı başyazılarıyla gelirdi. 
Bu defa, “Bunu yayımlarsak gazeteyi kapatabilirler” diye uyaran yazıişleri, “Bunda ne var?” diye yayımlanmasında ısrar eden Nadir Bey olurdu. 
Haberin ve kaynakların güvenilirliği konusunda çok duyarlı olan Nadir Bey, ifade özgürlüğünün sonuna dek yanındaydı. Bu kural herkes için geçerliydi. Adını Atatürk’ün koyduğu gazetede Kazım Karabekir’in anılarını yayımlatan o olmuştu. 
Öneri önüne götürüldüğünde, tereddüt etmiş “Nasıl olur, suiistimal ederler, hem kim yazacak?” demiş, “Uğur Mumcu” yanıtını alınca tereddütsüz onaylamıştı. Uğur Mumcu da Karabekir ailesinin de teslim ettiği bir dürüstlükle aslına sadık kalan, eşsiz bir çalışma ortaya koymuştu. 

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
İyi insan 19 Mart 2024 | 669 Okunma Laiklik nedir? 06 Mart 2024 | 220 Okunma Yıldönümü 03 Mart 2024 | 121 Okunma Aslında biliyorlar 01 Mart 2024 | 88 Okunma Vatan nöbeti 27 Şubat 2024 | 301 Okunma