Hemşire Ayşegül Yüksel’in şort giydiği
için otobüste bir magandanın tekmeli saldırısına uğraması olayına
Başbakan Binali Yıldırım’ın “tepkisini
mırıldanarak gösterseydi” temennisi, kimi çevrelerden güzel bir
hoşgörü örneği olarak destek buldu.
Her şeyden önce Sayın Binali Yıldırım’ın, kendisini iktidar
kervanının öbür politikacılarından ayıran ılımlı ve hoşgörülü
yapısına duyduğum sempatiyi, burada vurgulayarak başlamak isterim
söze. Hemen ardından da Sayın Başbakan’ın çağrısının genelde de
hoşgörü temennilerinin hak ve özgürlükler sorununun çözümünde
yetersiz kaldığını belirtmek isterim.
Demokrasilerde yurttaşların, kendi hak ve özgürlüklerine saldırı
oluşturmadığı sürece, başkalarının yaşam tarzına hoşgörü
göstermenin de ötesinde, hiçbir şekilde, müdahale etmemekle yükümlü
olduğunu özümsemeleri zorunludur.
Vatandaş, bir başka vatandaşın yaşam biçimine ve düşüncelerine
hoşgörü göstererek alicenaplık yapmış olmak konumunda değil,
karşısındakinin düşünce ve yaşam biçimine karışmamak
zorundadır.
Bunun aksine davranış suçtur, devlet tarafından da cezalandırılması
zorunludur.
Demokrasi, yurttaşın hak ve özgürlüklerinin başkalarının
hoşgörüsüne bağlı olmamanın ötesinde, kimsenin çiğneyemeyeceği,
yasal güvenceler altında olduğu hallerde vardır. Başka bir deyişle,
demokrasilerde bireylerin yaşam biçimleri ve düşünceleri
başkalarının hoşgörüsüne, yani ihtiyarına tabi değildir.
***