AKP’nin beyannamesinde Kürt sorununun çözümü konusunda
yapılacaklarla ilgili kimi ipuçları davar. Örneğin yeni yapılacak
anayasada “herhangi bir etnik ya da dini kimliğe referans
olmayacağı” vurgulanmakta ve şunlar söylenmekte:
“Yeni anayasa milletimizin kültürel ve toplumsal çeşitliliğini
tanıyan ve herhangi bir etnik veya dini kimliğe referans yapmayan
bir vatandaşlık tanımını esas alacaktır. Yeni anayasa toplumun
herhangi bir kesiminin dışlanmasına yol açacak değer yargıları ve
siyasi tercihleri barındırmayacaktır.”
Bu ifadeler, Kürt sorununun çözümü açısından oluşturulacak yeni
anayasada Türk sözcüğünün kullanılmayacağı olasılığını
güçlendiriyor.
Belli ki, önümüzdeki günlerde bu konu fazlaca tartışılacaktır.
Hemen belirtmek gerekir ki, bu çözüme itiraz edenler, Türk
sözcüğünün bir etnik aidiyeti ifade etmediğini, bir üst kimlik
olduğunu söylemektedirler. İleri sürülen savlar, kuramsal açıdan ne
kadar geçerli olursa olsun, tartışma, tarafları bir yere
vardırmadığından, önemini yitirmiş görünmektedir.
Kuşkusuz, anayasada Türk sözcüğüne atıftan vazgeçilmesinin,
Cumhuriyetin kurucu felsefesiyle ne kadar bağdaşacağı tartışma
götürür.
Ama kabul etmek gerekir ki, ülkemizde kamuoyu bu konuda kimi
çözümleri kabul yolunda mesafe almıştır.