Hani düşünmedim de değil. CHP’nin daha demokratik bir yapıya kavuşturulması, yeniden örgütlenme modelinin geliştirilmesi, adayların önseçimle ve/ veya örgütle daha yakından el elele vererek seçilmeleri, yerel seçimler için sözü edilen bu yeniliklerin hayata geçirilmesinin dönemi olması yolundaki eleştiri ve önerilerimizin dönüp de parti içinde başarıların simgesi olarak görülen kişilerin başına patlaması ile burun buruna gelirsek ne garip olur.
Partide gençleşme hamlesinin başka kimse yokmuş gibi dönüp dolaşıp Yılmaz Büyükerşen’in başına patlaması olur şey değil!... Şaka bir yana, Büyükerşen olayının yarattığı hava CHP’yi bu seçimde zorlar.
Her seçimden önce olduğu gibi “Örgüt bunu kaldırmaz” diye itirazlar başladı bile. Her siyasi mekanizmada oluşan boşluk sonrasındaki gibi bir yarışmacının gücünün diğerlerine oranla daha fazla artması da tehlikelidir. Çünkü iç dengelerin bu durumda sarsılması kaçınılmaz oluyor. Rahmetli Ekmekçi’yi anarak bu durumu biz de “Ekrem başkan çok mu güç kazandı ne?” diyerek dile getirelim.
Ekrem Bey’in son dönemlerde orantısız olarak artan popülaritesine paralel olarak adayların belirlenmesinde de ağırlığını ölçüsüz olarak artırdığı yolunda bazı mırıldanmalar çıkmakta. CHP’nin Eskişehir’de efsane haline gelmiş örnek belediye başkanı Büyükerşen’in adaylığının bile son güç dengeleri çerçevesinde engellenmesinin önüne geçilemediyse başka nerelerde neler olmaz!... Her ne kadar olayın Yılmaz Büyükerşen’i etkilemediğini varsaysak da -ki öyle değil- bu durumun CHP’nin tabanını ve potansiyel seçmenini kötü etkilemiş olması kaçınılmaz. Yani bu tehlike bütün büyüklüğüyle ve bütün ciddiyetiyle karşımızdadır.
Dikkatinizi çekiyor mu bilmiyorum, son zamanlarda alanlarda kamu binaları önünde ve resmi dairelerde asılı bayraklarımızın boyu hatırı sayılır derecede büyümeye başladı. Sanki her geçen gün sorunlarımızın büyümesine bağlı olarak bayraklarımız da büyüyor gibi. Kolayca gerginleşebilen bir ruh hali içinde yaşıyoruz. Çabuk sinirlenip çabuk saldırganlaşabiliyoruz. Maşallah ekonomik durum da bu gerginliği çok tehlikeli boyutlara eriştirebiliyor. Geleceğin Türkiye’sinin daha gergin, daha patlamaya hazır bir yapıya bürünmesinde artık varlığını iyice hissettirmiş olan iklim krizinin (buna tarım krizi de eklenmektedir) yarattığı kuraklık ile göç krizinin yarattığı hengame de etken oluyor.