Önce aklımız mı soldu, yoksa vicdanımız mı çürüdü?
Hamakatımız mantığımızı esir mi aldı, yoksa gözümüzü kin ve nefret
mi bürüdü?
Çocuklarımız ve gençlerimiz umudumuz ve korumamız gereken
gözbebeklerimiz mi, yoksa gelecek kötülüklerin taşıyıcısı iblisler
mi?
Ahlak, iyiyi, hakkaniyeti, doğruyu, emeği yüceltmek mi, yoksa her
yerde her zaman fitne fücur ahlaksızlık ve zina aramak mı?
En büyük ayıp sevgiyi dillendirmek mi, yoksa her sevgide, çocukluk
aşklarında “müstehcen” aramak mı?
Sevgi mi en yüce değer, yoksa nefret mi?
Çocuklara neyi öğreteceğiz, sevgiyi, doğallığı mı, yoksa her yerde
ayıp ve fitne aramayı mı?
Kaç gündür toplumun bu sorulara doğru yanıt veremediği kaygısıyla
şaşkınım.
Kaç gündür, soruyorum kendi kendime, zamanlar mı bozuldu, yoksa
bizlere bir şeyler mi oluyor?
Kaç gündür dehşetle izliyorum, doğallık, insanlık, gençlik nasıl
soluyor, ahlak bekçisi maskesi altındaki yobazlık bütün değer
yargılarının yerini nasıl alıyor!
*** Olay, Antalya’da geçiyor. Antalya Kamile Çömlekçi Ortaokulu ve Falez Mesleki Teknik Anadolu Lisesi’ndeki iki öğrenci 13 yaşındaki S.Ö. ile 16 yaşındaki A.K. sosyal medya üzerinden mesajlaşırlarken aralarında duygusal bir yakınlık oluşuyor ve bir gün okul bahçesinin arkasında buluştuklarında öpüşüyorlar. Bu sırada aynı okulda okuyan A.Ş., çep telefonu ile onların videosunu çekiyor ve Facebooküzerinden S.Ö’ye gönderiyor, S.Ö. de videosunu iki arkadaşına daha gönderiyor.Öğrenciler arasındaki bu olayı sınıf öğretmeni ile okul müdürü duyuyor ve savcılığa intikal ettiriyorlar. Savcılık da soruşturmaya başlıyor ve sonunda Ant...