Bugün Cumhuriyetin 94. yılını tamamladık, 95. yılına
giriyoruz.
Bir süredir misli görülmemiş saldırıların hedefi olan Cumhuriyet
varoluş mücadelesi verirken memleket dahilinde iktidara sahip
olanlar çevresinde bir “Osmanlıcı” grup oluşmuştur.
Cumhuriyet’in kazanımlarına karşı olan grup, bunların antitezi
olarak gördükleri Osmanlı’ya hayranlıklarını dile getirmekte, adeta
“bir devri saadet” olarak gördükleri Osmanlı dönemine dönmek
istemektedirler.
Tarihte büyük atılımların sonrasında restorasyon girişimlerinin bir
bölümünde bir dereceye kadar geçici başarılar kazanılmıştır, ama
şimdiye dek, zamanda yolculuk olan eskiye dönüş tümüyle hiç
gerçekleşememiştir.
Osmanlı özlemcilerinin bunun yanı sıra bir büyük yanlışları da
Cumhuriyetin antitezi olarak gördükleri Osmanlı dönemini tümüyle
kendi gericiliklerinin cenneti olarak algılamalarıdır.
*** Oysa 19. yüzyılın başından
itibaren olayların zorlamasıyla sürekli ve kesintisiz bir
modernleşme hamlesi içinde olan Osmanlı, aslında Cumhuriyetin
habercisidir.
19. yüzyılın başında II. Mahmut’un istemeye
istemeye imzaladığı Sened-i İttifak ile bir zamanlar Doğu
despotizminin simgesi olan padişahlar, hâkimi mutlak konumundan
uzaklaşmış, iktidarı yabancıların da etkisinde olan bürokratlar ile
paylaşmak durumunda kalmışlardır.
Ama hem bürokratlar, hem aydınlar hem de mutlakiyetçi tutkularında
sonuna kadar direnen, 1838 İngiliz-Türk Ticaret Antlaşması’nı
imzalayan, imzalamaya ömrünün yetmediği Tanzimat’ın hazırlık
çalışmalarına nezaret etmiş ve artık sürekli hale gelecek büyük
reformlar dönemini başlatırken tarihimizde sonradan şaşkın
gericilerin irtica sembolü haline getirdikleri fesi,
bürokrasideki...