Sevgili,
Cumhuriyet Vakfı İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay,
Cüneyt Arcayürek’in ölümünden sonra
verilmek kaydıyla bıraktığı mektubunun bir bölümünü paylaştı. Ben
de seninle paylaşıyorum:
“Uzun yolculuğa hazırlandığım sırada bu mektubu
yazıyorum.
(...) Tanıyana, tanımayana, dosta düşmana selamlar.
Eyvallah
Son yazı başlığım:
Yaş 87 yolun sonu eder!”
Anlaşılıyor ki, Cüneyt Arcayürek, son yolculuğuna, ne olacağını
bilerek hazırlıklı çıkmış. Bunu belli eden son mektubu tüyler
ürpertiyor.
François de Chateaubriand’ın anıları “Mezar
Ötesi Anılar” başlığını taşır. Öldükten sonra yayımlandığı
için verilmiştir bu başlık, tıpkı Arcayürek’in son mektubu
gibi.
Mektubu okuyunca, onun son anlarında neler hissettiğini merak
ettim, içim burkuldu.
Her öğrendiğini haberleştirmek tutkusu içinde yaşayan Cüneyt
Arcayürek bilmem o kaçınılmaz son anı da haberleştirmek istemiş
midir?
Onunla birlikte, katıldığım bir gezide bir kez daha gördüğüm bir
gerçek var ki, o da habercilikte, haberi öğrenmek kadar,
ulaştırabilmenin de yaşamsal olduğudur.
***
1976 yılında, Türkiye’de Milliyetçi Cephe Hükümeti’nin işbaşında
olduğu, CHP’nin ana muhalefet görevini yüklendiği bir sırada,
Bülent Ecevit bu sıfatla bir Sovyetler Birliği gezisi
yapıyordu.
Hatırladığım kadarıyla geziye, Vatan gazetesi
adına Aziz Nesin, Anka Ajansı
adınaAltan Öymen, Hürriyet gazetesi namına Cüneyt
Arcayürek, Sabah gazetesini temsilen Ertuğrul
Akbay, Cumhuriyet adına da ben katılıyordum.
İstanbul’da Arcayürek ve Altan Öymen’i gözden kaçırmamam konusunda
beni uyarmışlardı. Bu ikisi her an insanı atlatabilirlerdi. Zaten
yolculuk başlayınca görmüştüm ki, yılların meslektaşı bu iki dost
da birbirlerini bir an için, tuvalette bile olsa, gözden
kaçırmamaya büyük özen gösteriyorlardı.