Rus ve Türk Dışişleri
Bakanları Lavrov ile Çavuşoğlu’nun
Belgrad’da görüşmelerine rağmen Türkiye’nin Rus uçağını
düşürmesiyle başlayan Moskova - Ankara gerginliği sürecek hatta
daha da tırmanacak gibi görünüyor.
Tırmanmanın nedenlerinden biri de, iki tarafın da başında aynı
zihniyetin taht kurmuş
olmasıdır. Putin ile Erdoğan arasında
bir ceberutluk farkı olmadığı herkesin malumu. İki “tek
adam”da mutlak iktidarlarını, toplumlarında yaygın olan hamaset ve
duygusal tepkiler üzerine oturtmaya çalışıyorlar. Bu durumda da
ağzını açan ister Erdoğan olsun, ister Putin, kriz daha da
tırmanıyor.
Doğrusu, bu arada iki tarafta da, gülünç olaylara tanık
oluyoruz.
Bunların içinde, bir tanesini görünce çok sevindim. Rus tarafındaki
aklıevvel yetkililerden biri, Türkiye’ye öfkesini, “Döneri
boykot edelim, bir daha yemeyelim!”çağrısına kadar vardırmış.
Çağrı beni 2. Dünya Savaşı ertesi günlerine götürdü. O zaman
da Stalin’in talepleri üzerine genç
Cumhuriyet’in kendini güvenceye alma çabaları ne kadar haklıysa,
hırsın mayonez ve turşu ile yapılan “Rus salatası”ndan
çıkarılması ve kırk yıllık Rus salatasının birden Amerikan
salatasına dönüşmesi de o kadar gülünçtü. Neyse ki, 60 yıl sonra
Ruslar Amerikan salatası saçmalığına nazire yaptılar da, hamaset
ile hamakatın kimsenin tekelinde olmadığı anlaşıldı.
***
Son inciyi Tayyip Erdoğan, Türk-İş Genel Kurulu’nda döktürmüş
ve Sokollu Mehmet Paşa’nın 1571 yılında
Venedik Elçisi’ne söylediği ünlü söze atıf yapmış, o konuşmada
Sokollu’nun, elçiye, “Siz, bizi İnebahtı’da (Lepant)
yenerken sakalımızı tıraş ettiniz biz de Kıbrıs’ı alarak
sizin kolunuzu kestik” dediği rivayet olunur.
Doğrusu lafı o yana çevirdim, bu yana çevirdim, duruma ne bakımdan
uyuyor anlayamadım.