Anayasa Mahkemesi tutuklu gazeteciler Şahin Alpay,
Mehmet Altan ve daha önce tahliye edilmiş olan, gazetemiz
Kitap Eki Yayın Yönetmeni Turhan Günay’ın tutuklu
iken yaptıkları kişisel başvurularını inceleyip taleplerini haklı
bularak hak ihlaline hükmetti.
Karar iktidar çevreleri dışında, bütün dünyada sevinçle
karşılandı.
AYM kişisel başvuru taleplerini yerinde bulurken aynı zamanda aynı
yolla tutuklu bulunan öbür gazeteciler için de emsal
oluşturabileceğinden sevinç katlanarak büyümüştü.
Ama çok kısa süre içinde herkesin sevinci kursağında kaldı.
Kararın öbür tutukluları da etkilemesi için ne yapılması gerektiği
tartışılırken Şahin Alpay’ı yargılayan İstanbul 13. Ağır Ceza
Mahkemesi ve Mehmet Altan’ı yargılayan İstanbul 26. Ağır Ceza
Mahkemesi tutukluluk hallerinin devamına karar verdi.
Ardından da Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ ile
Başbakan Binali Yıldırım’ın AYM’nin kararını
eleştiren demeçleri geldi.
Herkes dehşete düşmüştü.
Ne oluyordu?
İstanbul’daki iki ağır ceza mahkemesi, anayasanın açık hükmüne
rağmen AYM’nin kararını hiçe mi sayıyordu?
Hükümet, Anayasa Mahkemesi’nin kararını ve anayasayı yok mu kabul
ediyordu?
*** Şimdiye dek iktidarın hukuka
bakışı ve demokrasiye yaklaşımındaki çarpıklık bu endişelerin
doğmasına neden olmuştu!
Aslında bu endişeler yersiz olmalıydı?
AYM kararı Resmi Gazete’de yayımlandıktan sonra, bidayet
mahkemeleri kendilerine düşen kaçınılmaz kararı verecek ve
ilgililerin t...