Toplumun kaç gündür Papa’nın olmayan uçağı ile uğraşmasına tam
anlamıyla,“abesle iştigal” denir. Önderi olduğu toplumu,
kişiliğinin çekiciliği ile, potansiyelinin uç sınırına kadar
çekerek, büyük emeller peşinde koşturmayı beceren liderdeki
pırıltıya karizma diyoruz.
Peki, lideri olduğu toplumu abesle iştigal ettiren lideri hangi
sıfatla nitelemek gerekir?
Papa’nın uçağının, gündemimize düşmesi, Diyanet İşleri
Başkanı Görmez’in Mercedes makam arabası
yüzünden oldu.
Garip yurttaş yokluk içinde sürünürken Diyanet İşleri Başkanı’nın
yurttaştan kesilen vergilerle alınan Mercedes makam arabasında
saltanat sürmesi, insanları rahatsız etti. Bu rahatsızlığı Diyanet
İşleri Başkanı da içinde hissetmiş olmalı ki, makam aracını iade
edeceğini açıkladı.
Tayyibanizmin önderi ise herkese inat, Diyanet İşleri Başkanı’na
zırhlı bir Mercedes tahsis edeceğini ve Sayın Görmez’in yurtdışı
gezilerine devletin özel uçaklarından biriyle gitmesine karar
verdiğini açıkladı. Emsal olarak da Papa’yı
gösterdi. TayyipBey’e göre, Diyanet İşleri
Başkanı’nın özel uçağı olan Papa’dan ne eksiği vardı ki?
Böylelikle sık sık Osmanlı’ya öykünen, Tayyibanizm, bu kez de
Papa’ya özenmişti.
***
Ama benzetme yakışıksız ve yanlıştı.
Papa Katoliklerin dini lideriydi. Etkisi sınırlarıyla
kıyaslanmayacak kadar büyük Vatikan Devleti’nin önderiydi. Tarih
boyunca, nice krallar atamış, nice krallar azletmiş, fanileri
gereğinde aforoz ederek Tanrı’nın nurundan yoksun bırakma yetkisine
bile sahip, yaşayan fanilerin en birincisi, Allah’ın yeryüzündeki
elçisi olan, yüzyıllar boyu Haçlı orduları kurup bozan,
gerektiğinde cennetin anahtarlarını kiliseye bağış karşılığı satan
bir üstün yaratıktı Papa.