Sonunda beklenen oldu. CHP Genel Başkanı Kemal
Kılıçdaroğlu, Ankara’nın Çubuk ilçesindeki şehit
cenazesinde saldırıya uğradı.
Olaydan devlet birinci derecede sorumludur. Çünkü, devletin önde
gelenleri, ayırıcı, bölücü, yıkıcı seçim kampanyaları sırasında,
bıkmadan usanmadan, büyük bir inatla muhalefeti, PKK ve terör ile
işbirliği içinde olmakla suçlamışlardır. Başta
Devlet Bahçeli olmak üzere, MHP
de, bu ayrıştırıcı bölücü ve yurttaşları birbirine düşürücü
kampanyaya büyük bir coşku ile katılmışlardır.
Basın yayın kavramının yerine “basın yalan”ı ikame etmiş medya
örgütleri de bu yalanı basıp yaymakta, yalakalığını yapmakta
oldukları iktidarın dümen suyundan gitmişlerdir.
Aslında bir zamanlar, açılım süreci adını verdikleri dönemde, PKK
ile canciğer kuzu sarması olan iktidar da, stepnesi konumunda olan
MHP de, yandaş medyası da bu tavırlarıyla bal gibi PKK propagandası
yapmışlar ve demokrasi istemleriyle PKK’nin taleplerini aynı şey
gibi göstererek, PKK’ye bir anlamda, başka türlü elde etmesine
imkân olmayan bir meşruiyet kazandırmışlardır.
Bunlar, demokrasi istemi ile PKK’nin amaçlarını ortakmış gibi
göstererek zihinleri bulandırırken Türkiye’nin de bölünmesini
isteyenlerin ekmeklerine yağ sürmüşlerdir.
*** Bu hususun altını çizmek
zorunludur. Çünkü bir mazarattı gidermek için, onun doğmasına yol
açan nedenleri saptamak zorunludur.
Muhalefeti, gerçeğe aykırı bir biçimde bölücü ve teröristlerle
işbirliği içinde göstermenin sonucu, ülkeyi iç çatışmaya kadar
götürebilecek bir gerginliğin tohumlarını atmaktı.
Rüzgâr ekenler, şimdi fırtına biçmeye başlamışlardır.
Konunun bu yanını bir kez belirttikten sonra, daha fazla uzatmak
gereksiz. Çünkü zaman, kimin kusurlu olduğunu tartışmanın ötesinde,
iç çatışmayı engellemek, gerginliği azaltarak Türkiye’yi
norma...