Demokrasi konusunda beni en çok etkileyen efsunlu tümcelerden
biri de şu:
-Herkesin aynı görüşte olduğu toplumlarda, demokrasiye gerek
yoktur.
Gerçekten de çelişen görüşler, çatışan çıkarlar olmadığı sürece,
bunları başkalarına karşı savunma hak ve özgürlüğüne de gerek
yoktur, uzlaşma kültürüne de...
Tabii bu tümcede dile getirilen düşünceye göre demokrasi de değişik
düşünceye sahip olmanın şiddete başvurmadan savunulması ve yaşama
geçmesi için mücadele edilebilmesi özgürlüğü oluyor.
Herkes kendi düşüncesinin, kendi çıkarının özgürce savunulması
hakkını talep eder, ama tek başına bu talep, demokrasiyi içermez.
Demokrasi ancak bu hakkın herkese tanınması, hatta karşıt görüşlere
de teşmiliyle olur.
Son günlerde, Selahattin Demirtaş ile
Osman Kavala’nın haklarını savunanları eleştiren
görüşlerin, demokrat çizgisiyle tanınan yayın organlarında da yer
alması üzerine, demokrasi kavramını bir kez daha gündeme getirmek
farz oldu.
*** “Benim görüşlerimi, çıkarlarımı
savunmam kutsaldır” önermesini otokratlar da yapabilir. Bunun için
demokrat olmaya gerek yoktur. Yani demokrasi talep ettiğiniz zaman,
sizin gibi düşünmeyenlerin de haklarını ve çıkarlarını
savunabilmelerini talep ediyorsunuz demektir. Başka bir deyişle
demokrasiye talip olursanız, aynı zamanda sizinle karşıt görüşteki
başkasının hakkına da saygı savunuculuğuna talip oluyorsunuz
demektir.
Demokratik sistemlerde, farklı düşünceye saygının güvenceleri
oluşturulurken, kişilerden değil, onlardan bağımsız olarak nesnel
ilkelerden hareket edilir. Yani haklar ve özgürlüklerin içerikleri
kişiden kişiye değişmez, herkes için aynıdır. Bu ilkelerden biri de
herkesin hakkında ke...