Her yıl olduğu gibi, 2017’de de 10 Aralık İnsan Hakları
Günü’ydü. Yargı kararına bile gerek olmadan, işinden kovulmuş,
kamudan atılmış, görev yerinden sürülmüş, kürsüsünden sepetlenmiş,
okulundan kapı dışarı edilmiş, ordudan uzaklaştırılmış, malı mülkü
müsadere edilmiş, beyaz ölüme mahkûm edilmiş binlerin, korkuyla
baskıyla sindirilip susmaya mahkûm edilmiş milyonların yaşadığı bir
ülkede yine de insan hakları konusunda övgülerle bezenmiş resmi
açıklamalar birbirini izledi.
10 Aralık 2017 günü en büyük zulüm de işte buydu.
İktidar canibinden gelen açıklamaların biri, bir zamanlar bu
gerekçeye can simidi gibi sarılanların sonra başlarına gelenler ve
yaşadıkları büyük hüsran görülünce demode olduğunu sandığımız,
klasik “askeri vesayet tasfiye ediliyor” savıydı. Bu kez
“kudretlularımız” operasyonun tamamlandığını, askeri vesayetin sona
erdiğini muştuladılar.
*** Haklıdırlar, artık askeri
vesayet kalmamıştır.
Sıkıyönetimler dönemi tarihe karışmıştır.
Artık zulüm askeri mahkeme ilamlarıyla tescil edilmiyor.
Artık esip gürleyenler albaylar, generaller değil.
Zulmün üniforması yok artık.
Ama bu demek değil ki artık zulüm bitti.
Zulüm üniformasından sıyrılmış olarak devam ediyor.
Zulmün sıyrılan üniformasının altından sarık ve cüppe çıktı.
Onu da sıyırınca, altından, talan, yalan, irtişa (rüşvet) ve iftira
çıkıyor.
Üniformayı tasfiye edince, zulüm bitmedi, sarığıyla, cüppesiyle
devam etti.
Rakamlar cüppeli, OHAL’li zulmün, üniformalı sıkıyönetimli zulümden
bin bet...