Darbe önlendi.
Ama “geçmiş olsun!” demek için vakit erkendir. Henüz geçen bir şey yok. Bir sürü tehdit var ki hâlâ sürüyor.
Darbenin önlenmesinde, bunca yıldır alttan alta örgütlenme konusunda, böylesine başarılı olmuş olanların birbiri ardına bunca fahiş hatayı yapmış olanların da büyük katkıları olmuştur. Öyle anlaşılıyor ki, kendilerini köşeye sıkışmış hisseden cemaat kısa devre yapmıştır.
TSK’nin bütünüyle darbecilere uymamış olması da büyük etkendir.
Bir diğer etken de, sokağa davet edilen halkın desteğidir. Önceki darbe girişimlerinde olmayan yeni devreye giren bu unsurun üstünde durmakta ve halkın desteği olarak yorumlanan sokağa çok dikkat etmekte yarar var.
İlk gelen haberler, sokakta büyük tehlikelerin de başıboş dolaşmakta olduğunu bildiriyor.
Komutanının verdiği emri yerine getirmekten başka bir çaresi olmayan erlerin linç edilmesi, kimi gazetecilerin sokakta denetimden çıkmış güçlerin saldırılarına uğraması, bunlardan birinin Boğaz Köprüsü’nden aşağı atılmasına ramak kalması, hele hele gırtlağı kesilerek öldürülen asker görüntüsü, sokakta çok büyük tehlikenin kol gezdiğini gösteriyor.
Bunlar önlenemediği takdirde, darbe de önlenememiş olsaydı, onlara benzer ve hatta beteri feci olaylar olabilir.
Yandaşlarını örgütlemekte, denetlemekte, yönlendirmekte çok başarılı olan Tayyip Erdoğan, gerektiğinde onları frenlemekte de başarı gösteremezse, üstesinden gelemeyeceği vahim olaylarla karşı karşıya kalabilir.
Sokağa dökülen halkın desteği bir lider için çok büyük güçtür. Ama o baş döndürü güç gibi, sokağa dökülmüş halkın kendisi de kontrol edilemediği takdirde, büyük bir tehlike oluşturabilir.
Unutmayalım ki, kontrol edilemeyen güç aslında en büyük tehlikedir.
***
Halkın desteğinin kıymetini bilirken, onu doğru değerlendirmek, tek başına yanlışları doğru hale getirmeye, kimi icraatı tek başına meşru kılmaya yetmeyeceğini de unutmamak gerek.
12 Mart 1980 gününü hatırlayalım: O gün, Türkiye’nin yaşadığı en yıkıcı darbenin, demokrasinin yediği en ağır sillenin bir numaralı sorumlusu Kenan Evren bütün yurtta bir darbeci gibi değil de, adeta bir kurtarıcı, bir kahraman gibi karşılanmıştı.
Hiç unutmuyorum, demokrasiden yana bir öğretmen o günlerde Evren için şöyle demişti:
Allah benim ömrümden alsın da ona versin!