İki hafta aradan sonra bugün Fransız seçmenleri yeni
cumhurbaşkanını seçmek için sandığa gidiyorlar.
İki turlu sistemin gereği olarak, bugün ilk turda en fazla oyu
almış olan iki aday, Emmanuel Macron ile Marine Le Pen
yarışıyorlar. İngiltere’deki Brexit referandumu ve ABD’de Trump’ın
zaferiyle neticelenen başkanlık seçimlerindeki sürpriz sonuçlardan
ağızları yanan gözlemciler artık yoğurdu üflemekte ve kimin
kazanacağı konusunda kesin bir şey söylemekten
kaçınmaktadırlar.
Ama kamuoyu yoklamaları iki adaydan Macron’un Le Pen’den 20 puan
önde gittiğini göstermekte ve Elysee için, François Hollande’ın
eski bakanını işaret etmektedir. Aksine bir sonuç, Brexit
oylamasından da Trump’ın seçiminden de çok daha beklenmedik bir
gelişme olacaktır.
Fransız Cumhurbaşkanlığı seçimi eğer beklendiği gibi Macron lehine
sonuçlanırsa, rahatlıkla, bu yarışın bir galibi olmayıp sadece
kaybedeni olduğu söylenebilecektir.
Çünkü Macron kazanırsa bu sonucu kendi niteliklerinden değil,
karşısındaki adayın henüz sistem ile bütün köprüleri atma aşamasına
gelmemiş olan çoğunluğu korkutan özellikleri dolayısıyla elde etmiş
olacaktır. Bu özel durum dolayısıyla, ikinci turda Marine Le Pen’in
karşısına çıkan kim olursa olsun (belki Melanchon hariç) başkanlık
yarışını önde bitirecekti.
***
Nilgün Cerrahoğlu dünkü yazısında Macron’un Le Pen’e kıyasla
“ehven-i şer” olduğunu belirtiyordu, çok haklı olarak. İki turlu
seçim sisteminin varlık nedeni de zaten, ehven-i şer ile, “şer”in
önünü kesmektir.
Bugün yarışı önde bitirmesi beklenen Macron “ehven-i şer” olmaktan
öteye geçemediğinden, halkın oylamaya ilgisinin sönük, katılımın
düşük olmasında şaşırtıcı bir yön yoktur.
2002 yılında baba Le Pen’in “ehven-i şer” Chirac karşısında yarışı
kaybetmesi gibi, bugün de Marine Hanım’ın Fransızların çoğunluğunun
“mediocre” (ortanın altında, niteliği yetersiz) buldukları Macron’a
yenilmesi tarihin bir kez daha tekerrür etmesi anlamını
taşıyacaktır.
Ama tarih sürekli tekerrür etmez ve bir düzen kendini “şer”e karşı
sürekli “ehven-i şer”ler ile koruyamaz. 2017 Cumhurbaşkanlığı
seçimleri de Fransa’da şu soruyu gündeme getirmiştir:
- Yarınlarından korkan, Fransız halkının popülist ırkçı faşizmin
kucağına düşmesini, daha ne kadar süre oyalayıcı tedbirlerle
önlemek mümkün olabilecektir?