Toplumlar, bir sorunla karşılaştıklarında takındıları tavırlar
bakımından ikiye ayrılırlar.
Birinci gruptakiler şu nafile soruyu sorarlar insiyaki olarak:
- Bizi bu durumdan kim kurtarır?
İkinciler ise aklın sorusunu dillendirirler:
- Bu durumu ne yaparak, nasıl aşabiliriz?
Bu tavırlardan ikincisinin yeğlenmesi gerektiğini düşünen birinin,
şimdi doların önlenemeyen yükselişi, daha doğrusu TL’nin
başdöndürücü düşüşünün Erdoğan iktidarı sürdükçe
durdurulamayacağını söylemesi, garip görünse de öyle değildir.
Çünkü Tayyip Erdoğan yalnızca bir siyasetçi, bir lider olmanın
ötesinde, artık aynı zamanda kendi damgasını taşıyan bir tek adam
iktidarı modelinin simgesidir.
Tayyip Erdoğan ya da AKP iktidarını ikiye ayırmak gerekir:
1- Başlangıçtaki yanılsama (illüzyon) dönemi,2- Ardından gelen
gerçekler dönemi.
AKP’nin özgürlüklerin sınırlarını genişleten, toplumu daha
demokratik bir platformda bütünleştiren, başta AB olmak üzere dünya
ve de özellikle Batı ile daha ileri bir entegrasyon ile
yakınlaştıran bir iktidar oluşturmak istediği yanılsamasının iç ve
dış çevrelerde egemen olduğu dönemde Türkiye, ekonomik olarak
sorunlu görülmüyordu.
*** İlk yanılsama döneminde,
ekonomik başarılar da sağlanmıştı. Bu dönemde kişi başına gelir
artışı, gelişmekte olan ülkelerin ortalamasının üzerinde
gerçekleşmiş, enflasyon tek haneli rakamlara indirilebilmiştir.
Uluslararası konjonktürün elverişli olması, dünyadaki likidite
bolluğu, AB ile ilişkilerin bütünleşmeye doğru seyreden olumlu
görüntüsü ve demokratik yöneliş etiketiyle sunulan icraatın
ya...