Hüsamettin Cindoruk, hukuk
okumuş, ama gereğini yapmayan değil, hukuku onun üstünlüğüne
inanacak şekilde özümsemiş, gerçek hukukçu, sağcı bir siyaset
adamı.
Gerek engin tecrübesi, gerekse uzun siyasal
yaşamı süresince hukukun üstünlüğüne saygısını hiç yitirmemiş
olması, Hüsamettin Bey’in zaman zaman açıkladığı görüşlerinin
ağırlık ve önemini artırıyor.
Geçen hafta, ana muhalefet lideri
Kemal Kılıçdaroğlu ve arkadaşımız
KemalGöktaş ile görüşen Sayın
Cindoruk, şu önemli ve karamsar saptamalarda bulunuyor:
- Tek parti dönemi başladı.
- Tünelin ucunda ışık yoktur.
Türkiye’de sürdürülebilir demokrasi
imkânlarının yitirildiğini söyleyen Sayın Cindoruk’a katılmamak
mümkün değil. Yapılabilecek tek itiraz, yürürlükte olan ve iki
buçuk yıl sonra uygulanmaya başlayacak olan rejimlerin “yarı
başkanlık” ve “başkanlık” da olmayıp, her ikisinin de
kelimenin tam manasıyla totaliter tek adam rejimlerinden başka
türlü nitelenemeyecekleri noktasındadır.
***
Türkiye’de tartışması yapılan ve son
referandumda, resmen değilse bile fiilen halkın yarısından çoğunun
oylarıyla karşı çıktığı, başkanlık sistemi değil, onun da ötesinde,
tüm denge ve denetleme mekanizmalarından yoksun totaliter tek adam
rejimidir. Gerçek bir başkanlık sistemiyle ilgisi olmayan bu rejim
ile sürdürülebilir bir demokrasinin olamayacağı, bizzat rejimin
kendisiyle ilgili oylama sırasında, tek adama çoktan bağlanmış,
bağımlı ve taraflı yargının ön ayak olduğu yolsuzlukla
kanıtlanmıştır.
Daha öğrencilik yıllarında, tek parti
rejiminin, tek partinin liderinin önderliğinde çok partililiğe
dönüşmesi sürecini yaşamış olan Cindoruk’un yeniden tek partililiğe
dönüşü vurgulayan sözleri, aynı zamanda yetmiş yıla ulaşan bir
siyasal dönemin de boşa gitmişliğinin acı itirafıdır.