Karşımdaki hanımefendi sanatla haşır neşir olmuş, aydın bir
kişi, onunla günceli ıskalayarak sohbet etmek söz konusu değil.
Belçika’daki, son terör olayına geldiği zaman konu, biraz tereddüt
ederek,
- Ne yalan söyleyeyim, ilk duygum şimdi bize daha anlayışla
yaklaşırlar oldu, dedi.
Öyle sanıyorum ki, Brüksel’de bombalar patladığı zaman kentin
göbeğindeki, PKK bayraklı çadırı anımsayıp da “Gördün mü?
Bugün bana yarın sana! İşte terör böyledir” diyenlerimiz
hiç de az değildi. “Nereden
biliyorsun?” derseniz “kişiyi kendim gibi bilmekten
diye” yanıtlarım.
Ama, burada duralım ve soralım:
Karşımızdakinden empati beklerken bizim de aynı şeyi yapmamız
gerekmez mi? Belçikalılara Brüksel’in göbeğinde,
içinde Öcalan posterleri, üstünde PKK
bayrağı ile Nevruz çadırı açtırdıkları için kızarken çözüm
sürecinin cicim aylarında Diyarbakır’daki tarihi Nevruz şölenlerini
de hatırlayınca, tepkilerimizi dengelemek olanağını bulmaz
mıyız?
Terör, dönüp dolaşıp sizi vururken kılını kıpırdatmayanlara
yönelince, sanırım en iyi tepki “etme bulma
dünyası!” diye ders vermeye kalkmak değil ama bizi daha iyi
anlama ortamına girdikleri sırada, kendimizi, daha iyi anlatmaya
çalışmaktır.