50 kişiyi soğukkanlılıkla öldürürken, olayı görüntüleyen ve
cinayetleri anında canlı yayınla dünyaya yansıtan Brenton
Tarrant’ın normal bir insan olmadığını görüntüleri
izleyince hemen anlıyorsunuz.
Ama onun meczup olduğunun kesinlikle saptanması olayı
münferitleştirmiyor. Aslında bütün insanlığı tehdit eden ve
gittikçe yaygınlaşma eğilimi gösteren dehşet verici bir olay ile
karşı karşıyayız:
Kin ve nefret imparatorluğunun sınırları her geçen gün daha da
genişlemekte ve uyruklarının sayısı artmaktadır.
İster Bataclan saldırısının, ister Charlie Hebdo katliamının, ister
Yeni Zelanda’daki son katliamın sorumluları olsunlar, dinleri,
dilleri, imanları, devletleri ne olursa olsun, katillerin hepsi
aynı kin ve nefret tanrısına tapınmaktadırlar.
Amaçları kin ve nefreti yaygınlaştırmak, değişik inanış ve kökenden
insanlar arasında karşılıklı nefret rüzgârları estirerek kin
tohumlarını atmak ve yeşertmektir.
Bu olayı kınayan gösterilerin bütün dünyayı kapsayacağından
kuşkunuz olmasın!
Nitekim olayın patlak verdiği Yeni Zelanda’dan başlayarak, tepkiler
yaygınlaştı bile.
Bu açıdan Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim
Kalın’ın “Bakalım Charlie Hebdo için yürüyenler, Yeni
Zelanda’da katledilen Müslümanlar için de yürüyecekler mi” sorusu,
o terör - bu terör ayırımı yapıyor izlenimi doğuracağından anlamsız
ve yersizdir.
*** O terör - bu terör ayırımı
anlamsızdır, çünkü ırkları, dilleri, dinleri ne olursa olsun,
ölenlerin hepsi aynı insanlık ailesinin mensuplarıdırlar,
öldürenlerin hepsi de aynı kin ve nefret bataklığının türettiği
yaratıklardır.
Vurgul...