1979’da ABD’de New York ve Dallas’ta olmak üzere üç ay kaldım. 1988’de iki ay süresince ülkenin dört bir yanını, yetkili kişilerle görüşerek hapishanelerine varıncaya dek gezdim. Gözlem ve izlenimlerimi aktardığım yazılarımdan birinde şunları yazmışım:
“Bayrağında eyaletlerini temsil eden elli yıldız bulunan ABD’nin birbiriyle çelişen elli de yüzü vardır ve bunların hepsi de birbirleri kadar gerçektir.”
Dünyanın dört bir yanından gelmiş, ayrı dilden, ayrı dinden, ayrı renkten insanlardan bir ulus oluşturmuş olan ABD, ırkçılığa karşı en iyi cevap olduğu kadar aynı zamanda tarihin en köklü, en kapsamlı soykırımının (zencileri değil, beyaz adamların dörtte üçünden fazlasını yok ettikleri, hâlâ kamplarda varlıklarını sürdürmek durumunda olan Kızılderilileri kastediyorum) yaşandığı ülkedir. Amerikalılar dünyanın önde gelen doğaseverleri arasında yer almalarının yanı sıra gezegenimizin kirlenmesinde en büyük sorumluluk payının da sahibidirler.