Cumhuriyet’te bir zamanlar İlhan
Abi’nin yazdığı, o keskin gözlem gücüyle görünenin
ardında zaman zaman gizlenen gerçeği kulağından tuttuğu gibi
önümüze koyduğu “Olayların Ardındaki Gerçek” sütunundan, olaylara
dikkatle bakıp, aceleye getirmeden iyi okumayı öğrendim.
17 Kasım günü Ümit Aslanbay ve Sayın
Zeynep Boratav ile birlikte gittiğimiz İstanbul
Kitap Fuarı’nda geçirdiğim dört saatlik sürede, olayların ardındaki
gerçeği keskin bakışıyla yakalayan İlhan Abi’yi bir kez daha
andım.
*** Beylikdüzü’nde devasa fuar
binasına yaklaşırken hayretler içinde kaldık. Giriş kapısına giden
yaya üstgeçidi, tıklım tıklım doluydu, insanlar zorlukla gıdım
gıdım ilerleyebiliyorlardı. Hani bir ara kalabalıktan üstgeçit
çöker mi diye korkmadık değil.
İlk tepkim sevinmek oldu. Kitap okumadığı için üzüldüğümüz gençlik,
kitap fuarına akın akın gelmişti. Demek ki umutsuzluğa kapılmanın
bir gereği yoktu. Sonra “Acele etme!” dedim kendi kendime, “Dur
bakalım, öyle mi?”
Nitekim imza için içeride geçirdiğimiz, İmge Yayınevi’nin yanı sıra
Cumhuriyet standını da ziyaret ettiğimiz süreden sonra olayın öyle
olmadığını anladım.
Önceki gün de yayıncı Özge Hanım’ın, bu konudaki
izlenimlerini içeren bir ileti geçti elime. Yayıncı
arkadaşlarımızın, dostlarımın ve benim gözlemlerimle aynı
doğrultuda olan iletiyi paylaşıyorum:
“İzninizle on günlük fuar deneyimime dayanarak birkaç şey
paylaşayım. Üniversite öğrencileri, öğretmenler kurgu ile kurgu
dışı arasındaki ayırımı bilmiyor. Kitap önerisi istediğinde, ‘Kurgu
mu kurgu dışı mı?’ diye sorunca ‘Akıcı olsun!’ diye cevap veriyor.
Parayı sura...