Yaşar Nuri Öztürk, kendisine en ihtiyaç
duyduğumuz bir dönemde, aramızdan erken ayrıldı.
Bir ömür boyu, dini siyaset ve ticaret aracı haline getirmek
isteyenlerle mücadele eden Öztürk’ün yeri kolay kolay
dolmayacak.
Hoca aramızdan ayrılırken Türkiye’nin kendi tarihi tecrübesiyle
yanıtladığı şu soru yine gündemdeydi:
- İslam ile demokrasi birlikte yaşayabilir mi?
Soru siyasal İslamın uygulamalarının doğurduğu boğucu hava yüzünden
bir kez daha gündeme gelmişti.
Oysa, Yaşar Nuri Öztürk bu sorunun cevabını çok kez, ayrıntılarıyla
açıklayarak vermişti.
Din ile siyaseti birbirlerinden ayırdınız mı İslam ile demokrasinin
bir arada yaşaması pek de âlâ mümkündü.
Lafı dolandırmanın âlemi yok. Kısacası laikliğin kurallarına
uyulması halinde, İslam ile demokrasi pek de âlâ
bağdaşabilirlerdi.
Türkiye Cumhuriyeti bir dönem bu gerçeğin kanıtı olarak durdu
karşımızda.
Ama sonra din tacirleri rejiminin Öztürk Hoca’nın zihinlerimize
kazıdığı deyimiyle, insanları Allah ile aldatma girişimleri
sonucunda yeniden tereddütler doğdu.
***
20. yüzyılda Atatürk’ün ülkesi Türkiye İslam ile demokrasinin
bağdaşabilir olduğunun canlı örneğiydi, 21.
yüzyılda Burgiba’nın Tunus’u bayrağı
devraldı.
Tunus’un En Nahda partisinin
lideri Raşid Gannuşi partisinin
geçen ay yapılan kongresinde, din ile siyasetin birbirlerinden
ayrılacağını, bundan böyle politik çizgilerinin bu olacağını ilan
etti.
Son kongrede genel kurulun yüzde 75 oranında destek verdiği
Gannuşi’nin bu düşüncesini En Nahda yaşama geçirebilirse Tunus,
demokrasi yolunda ilerleyecektir.
Türkiye’de de demokrasinin yeniden kurulması ancak laiklikle
mümkündür.
Laiklik ve demokrasi ile İslamın bağdaşabileceğinin en çarpıcı, en
parlak örneklerinden biriydi Yaşar Nuri Hoca.
O, kimi din bezirgânlarının ileri sürdüklerinin tersine, Müslüman
laik çekişmesinin olmadığını, asıl çekişmenin Allah ile aldatan din
tacirleri ile demokratlar arasında olduğunun kanıtıydı.
1992 yılında İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nin
kurucuları arasında yer alan ve bu kurumda Kurucu Dekan olarak
görev yapan Yaşar Nuri Öztürk, Türkiye’de son yıllarda dinin
çürütüldüğünü, buna ancak Atatürk aydınlığının engel olabileceğini,
din bezirgânlarının bu yüzden sürekli Atatürk’e saldırdıklarını
belirtmişti.
Yaşar Nuri Öztürk’ün düşüncelerini izleyenler, gerçekten inanmış
kişilerin, dinin çürütülmesi girişimlerine karşı mücadele
etmelerinin zorunlu olduğunu anlarlardı.