1 Mayıs günü, Taksim Meydanı’na izinsiz sinek bile
uçurtulmamasının hikmetini kavramakta zorlananlardansanız, haksız
sayılmazsınız. Art niyetleri bilmeden bu abes uygulamayı anlamak
güçtür.
Ama dikkatle baktığımızda görürüz ki, yasakçı iktidar, bu
davranışıyla bir taşla iki, hatta üç kuş vuruyor.
Birincisi, emeğin düşmanı olan iktidar, salt bu niteliği nedeniyle,
emeğin de kendisine düşman olduğunu düşünerek, onun sesinin mümkün
olduğu kadar az duyulmasını, önemli merkezlerde boy göstermemesini
istiyor.
İkincisi bu iktidar, daha işbaşına geldiği andan itibaren Taksim’i
kentin önemli yaşam alanlarından biri olmaktan çıkarmak istiyor.
Bunun için oradaki tüm törenleri engelliyor, trafiği yeraltına alıp
alanı halka açıyorum derken, meydanı işlevsiz, anlamsız, tatsız bir
yer haline sokuyor. Gezi olayları iktidardaki Taksim alerjisini
fobiye dönüştürünce, Taksim düşmanlığı daha artıyor.
Üçüncüsü, ibrikçibaşı zihniyetli iktidar, “ülkede ne yapılacağına,
nerede yürüneceğine, hangi alanda konuşulacağına,
hangi meydanda susulacağına ben karar veririm, öyle her
dileyen başına buyruk dilediğini yapamaz”ı, herkesin kafasına
vura vura kabul ettirdiğinin tescilini bu gibi yasaklarla herkesin
gözüne sokuyor.