Daha o zamandan belliydi. Bir sürü insanın telefonlarının sahte isimlerle dinlenmesinden yani. Hakimlerin hiç soruşturmadan polisten gelen istekleri hemen kabul etmesinden. Mutlaka birilerinin kafasında soru işaretleri oluşturmuştur.
Ama ilk kez bu derece organize bir suç örgütü ile karşılaşıldığından kimse tam olarak adını koyamıyordu. Herkes kendi tarafından gördüğü şekilde anlatıyordu.
Küçük küçük resimler olduğunu düşünün. Girintili çıkıntılı. Tek başına hiçbiri bir anlam taşımıyor. Etkisi de çok sınırlı. Ama birer ikişer kümelendikçe daha büyük bir resim oluşturuyorlar. Etkileri artıyor. En sonunda birisi tıpkı bir puzzle gibi küçük küçük resimleri toplayıp büyük resmi ortaya çıkarınca doğal olarak dehşete düştük. O küçük resimler meğer bir cehennemi tasvir ediyormuş.
Şimdi bir yandan cehennemi kurutmaya, diğer yandan da yarattığı tahribatı önlemeye çalışıyoruz. Haliyle çok zor oluyor.
En son iddianame ile ortaya çıkan ise gizli kamera skandalı. Aslında özel hayatın gizliliği falan ayrı bir durum, bu düpedüz bir dikta hevesi ile operasyon yapmak. Yoksa anlı şanlı polis müdürleri sanki hiç işleri yokmuş gibi, hiç bir suç işlenmiyormuş gibi davranıp, “Hangi milletvekili kiminle yatıyor?”u neden araştırsın? Bunun için adam görevlendirsin, evler gizlice çilingirlerle açılsın, olmadık yerlere gizli kameralar yerleştirilsin.
Düpedüz ülkeyi karanlık bir diktaya taşıyacak yola taş döşeniyormuş. Şimdi o taşların tek tek sökülmesi gerekiyor.
“Doktor beyler yürek gördüler”