Matematik mutlak doğru kabul edilir. Bir çoğumuz matematikten ilkokul seviyesindeki testlerde 3 soruya bile doğru cevap veremesek de bunu böyle biliriz. En matematik bilmeyen için bile bu böyledir. Ama iş sosyal bilimlere gelince hiç de öyle değildir. Hele matematikle, sosyal bilimleri harmanlayan seçimlerde, bütün hesaplar şaşar.
Sosyal bilimler tabii ki önemlidir. Ama mutlak doğru kabul edemeyiz. Bireylerin ve kitlelerin belli davranış kalıpları olsa da, her zaman aynı şeyleri yapmazlar. Zaten siyasetin zor yönü de budur. Oy verecek kişi sayısı kadar değişkeni olan bir sistemde herkesi kapsayarak ortak bir yol bulmaya çalışırsınız.
Herhangi bir siyasi oluşumda kitleyi oluşturan paydaşlar tabii ki kendi doğrultusunda davranılsın isterler. Ama başarıya giden yol gerçekten bu mudur?
AK Parti ve CHP içindeki tartışmanın temeli budur. Öncelikle AK Parti’yi ele alırsak: Sanki birileri bir anda referandum kazanılamamış gibi tartışma havası içine girdi. Tasfiye lafları, “İslamcı, Tetikçi, Pelikancı” benzetmeleri havalarda uçuyor. Partinin yönetiminde ve tabanda böyle bir tartışma yok. Ama basın birbirine girmiş durumda. Sorun, sonunda Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a geldi dayandı. O da Hindistan yolunda yaptığı açıklamalarla Kasımpaşa deyimiyle “Racon kesti.”
Ama bu da yeterli gelmedi. Bu kez de herkes “Bak beni savundu” demeye başladı. Kimsenin kendi payına düşen sözleri anlamaya eğilimi yok. Hepsi karşı taraf için olan sözlerin altını çiziyor.