Malum biri Amerikan sınırları içinde faaliyet gösterebiliyor, diğeri dışarıda. Ama bazı durumlarda bu çizginin ne kadar net olduğu da tartışmalı.
Mesela FETÖ Amerika’nın bir iç sorunudur. Aynı zamanda da dış sorunu. Amerika’nın İstanbul Baş Konsolosluğu’nun geçmiş dönem raporlarında vize isteyen Türklerin yüzde 5 kadarının bu örgüt elemanı olduğu yönünde ibareler yer alıyordu. Yani aslında Amerika elinde kaç FETÖ’cü var, nerede oturuyor çok iyi biliyor.
FETÖ Birleşik Devletler’inin iç sorunudur, işte bu yüzden. Çünkü bu adamlar en iyi bildikleri şeyi orada da yapmaya devam ediyor. Okul kuruyor, devlet kaynaklarını kullanıyor. Bir sürü eyalette başlatılan FBI soruşturmaları da “Neler oluyor yahu?” denilerek başlatılanlardan.
İş güvenlikten sorumlu FBI’ın, ortalık bu kadar toz dumanken, Türkiye “Ben yandım, siz yanmayın” diye bağırınırken soruşturma yapmaması düşünülemez bile. Yoksa adama “Görevini yapmadın” diye hesap sorarlar. Hiç bir iç güvenlik teşkilatı ülke topraklarında böylesi bir yapıyı denetlemeden varlığını devam ettiremez.
Son olarak New York’da örgüte yakınlığı ile bilinen bir işletmecinin evine ve iş yerine baskın yapılması da bu gerekçe ile.
FBI neler olduğunu anlamaya çalışıyor. Belli ki ülkesine dönük tehdit değerlendirmeleri yapıyor. Ama işleri çok zor. Bireyselliğin bu derece öne çıktığı bir toplumda böylesi bir adanmışlık içeren yapıyı, değil çözmek, anlamak bile başarı.