Geçmiş bir RTÜK Başkanı ile sohbet ederken, “Bu arılar inek büyüklüğünde olsa, süt yerine bal verse bu fiyata satamazsınız. Bu balların sahte olmama şansı yok.” demiştim. Sayın Başkan da bana hak vermiş ve yaşadıkları zorlukları anlatmıştı.
Öncelikle RTÜK elindeki mevzuat gereği, kanallara ceza kesiyordu. Bu cezada da ölçü, kanalın kazancı idi. Eğer kanal para kazanmıyor görünüyorsa, alt sınırdan, yani 10 bin liradan işlem yapılıyordu. Adamlar uyduda onlarca kanala doğrudan ve dolaylı olarak sahip olmuşlardı. Meydanı boş bulmuş cirit atıyorlardı.
Ekranda, kanser ilacı bile satıyorlardı. Bakanlık onaylı olduklarını iddia ettikleri ilaçlar, aslında Sağlık Bakanlığı değil, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı izinliydi. Yani bir tür katkı. Ama onlar hiç bir işe yaramayan karışımları her derde deva mucize ilaçları diye dünyanın parasına pazarlıyorlardı. Sağlık Bakanlığı kamu spotları ile bunlarla mücadeleye çalıştı. Ama mümkün olmadı.
Kimisi, hadislerden ilham almış, işe dinimizi alet ederek devam ediyordu. İşlerini büyütenler küçük uydu kanallarını aşmış, orta boy kanallara sirayet etmişti. Kanallardan saat kiralıyor, kendi abuk subuk icatlarını satıyorlardı.
Tarım arazilerini uyduruk grafiklerle toplu konut alanı olarak satanlar mı ararsınız, cinsel güç arttırıcı ilaç pazarlayanlar mı?