Kimi gazeteci çok meraklıdır. İstihbâri konulara. Bağlantılar kurar, onu buna dolar, kendince bir sonuç çıkartır. Karşı çıkan olursa da “Bekleyin görün” der. Zaman geçer, kimse bir daha sorgulamaz. Böylesi bir kısır döngüdür. Nasılsa komplo teorisinin sonu yoktur. Herhalde gerçek istihbaratçılar bizlerin üfürdüğü kimi konuları okudukça gülüyordur.
Ama bu durum farklı. Benim en sevdiğim haberlerin dip notlarını okumaktır. Yani haberin bir görünen yüzü vardır, bir de görünmeyen. Nasıl istihbaratçıların kendi uzmanlık alanları varsa bizlerin de. Öyle ya bu kadar zamandır bu mesleğin içindeyiz, duvar olsak yağmur üzerimizde iz bırakırdı.
Bildiğiniz gibi inanılmaz bir FETÖ operasyonu başladı. Binlerce kişi gözaltına alındı veya aranıyor. Hedef emniyet içindeki bu korkunç paralel örgütlenme. Normal şartlarda bu kadar güçlü bir tabana dayanmasa hiç bir siyasi partinin yapamayacağı bir mücadele. Devlet tüm gücü ile vücudundaki habis urdan kurtulmaya çalışıyor.
Bu konudaki haberleri okurken birinin dibinde bir kelime dikkatimi çekti. Şu listelere ulaşıldı, şu chipler bulundu diye anlatılırken son cümlede “İsimlere HUMİNT yöntemi ile ulaşıldı” yazıyordu.
“Yahu, bu Humint yöntemi ne ki?” diye düşündüm. Bir bilgisayar korsanlığı türü mü? Veya uzaydan çekilen bir fotoğraf mı? Neyse, biraz araştırınca bunun bir istihbarat terimi olduğunu gördüm. Sahadaki insan kaynaklarından elde edilen bilgi demekmiş.
Bakın ben size söyleyeyim, böylesi bir deyimin yanında açıklayıcı bir bilgi olmadan yazılmasının haber dili açısından ne kadar kötü olduğu bir tarafa, bugün Türkiye’de hiç bir muhabir bu deyimi böyle kullanamaz. Çünkü bilmez. Bilse de yazamaz, çünkü editöründen fırça yer. “Bu nedir?” diye.
Bu haber çok belli ki, gerçek bir yetkiliye dayanıyor. Bu deyimi bilen ve sıkça kullanan. Bu haberin önemini daha da artırıyor. Çünkü eğer sahadaki görevliler aracılığı ile ulaşılmış bir listeler varsa, FETÖ çözülmeye başlamış, itiraflar yol gösterici oluyordur. Ayrıca örgüte görevliler sızmış da demektir.