İran'a ilk gittiğim zaman. Yani 20 yıldan öte. Tahran bana fena halde Ankara'yı hatırlatmıştı. Onun yanına bir dağ konmuş hali.
Ama İsfahan... O kentten müthiş etkilenmiştim. Hemen herşey tanıdıktı. Kokusu bile. O kadar bize benzerler yani.
Kum, evet ilginç bir kentti. Ama dini önemini saymazsanız çok da yaşamak isteyeceğiniz bir yer olmaz.
İlk gittiğimde sözlü müzik yasaktı. Nasıl yani diyeceksiniz? Şöyle: Bir şarkı düşünün. En sevdiğiniz şarkı olsun. Sonra ondan sanatçının sesini çıkartın. Yani enstrümantal hale getirin. İşte öyle.
Şarkılar enstrümantaldi. Ama neredeyse hepsi tanıdıktı. Biraz dikkatlice dinleyince İbrahim Tatlıses'in sesi olmasa bile İran kaldırımlarında dolaştığını duyardınız. Belli ki halk çok seviyordu.