Çok derin bir tartışma. Bugün, Irak Kürt Bölgesi’nde yaşananları mezhep bağlamında çözümlemeye çalışanların yanıldıkları görülüyor. Hatta mezhebi geçtim, din bağlamında bile ele alınamaz. Bildiğin milliyetçilik rüzgarları esiyor.
Öncelikle somut olaylardan gidelim. Teorik, “Olması gerekenler” değil “Olanlar” tartışması yapalım. Neden dini bakış açısı yeterli gelmez? Çünkü Erbil sokaklarında İsrail bayrakları dalgalanıyor. Demek ki, sokaktaki bir Kürt için söz konusu olan “Bağımsızlık” olduğunda, kimin destek verdiği önemli. Hangi dinden olduğu değil.
Barzani açısından referandumun en büyük başarısı yapılabilmiş olması. Bu referanduma karşı çıkanlar için de, birçok alanda atışan, tartışan, yarışan üç ve hatta dört bölge ülkesinin ortak hareket etmeye varan iş birliği. Geçen yıl birisi “Türkiye ve Irak ortak askeri tatbikat yapacak” dese kim inanırdı?
Göze batan sonuçlardan biri de, bir süredir birçok konuda görüş ayrılıkları bulunan Türkiye ile Amerika’nın ilk kez aynı doğrultuda düşünmesi. Hatta en ironiği Amerika ile İran’ın bile referandum konusunda farklı gerekçelerle de olsa benzer açıklamalar yapmaları.
Bu sorun mezhebi açıdan da ele alınamaz görünüyor. Çünkü Türkiye ve İran’ın durumları belli. Bağdat yönetimi de Şii. Hatta Türkiye’nin hassas olduğu en önemli konu, Türkmenlerin büyük çoğunluğunun Şii olması da cabası. Ayrıca Şii Kürt aşiretlerinin “Evet” oyu vermesi de bu tartışmada mutlaka “Milliyetçilik” cephesine kaydedilmeli.