Türkiye’yi bekleyen en büyük tehlike ekonominin finansallaşması. Yani üretime değil finans araçlarına, başta da bankalara dayanması.
Para tek başına bir işe yaramaz. Yani onu yiyince karnınız doymaz. Üstünüze ise hiç giyemezsiniz. Dediğim gibi bir araçtır. Bir şeylerin üretilmesine yardım eder.
Türkiye’de maalesef bankaların kârı yüzde 40 olup sanayi şirketleri onların anca 10’da biri kar yapabiliyorsa, borsada en çok yükselen bankalar oluyorsa, tehlike çanları çalıyor demektir. Bunun farkına varan Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan sürekli uyarıyor. Ama şimdilik dinleyen yokmuş gibi görünüyor.
Dediğim gibi finanslaşan bir ekonomi para üzerine dönüyor demektir. Ve son tahlilde bir şey üretemiyordur. Hadi gelin şöyle düşünelim. Bir müteahhit bina yapmak için bankadan kredi alıyor. Ev almak isteyenler de aynı bankadan başka bir kredi alıyor. Bankanın kredisi ile aslında bankaya tedbirli olan ev alınıyor. Ve iki tarafta bankaya anormal faiz ödediği için bankaların karı yüzde 40’ı aşıyor. Müteahhit kendi üretiminden bankaya yüklü bir pay veriyor, vatandaş zaten 10 yıl boyunca ödemekten canı çıkacağı bir kredinin altına imza atıyor.
Aynı şeyi bir çorap fabrikası için de düşünebiliriz, bir fırın için de. Sonuç hep aynı.