Onun, Putin’in “yakın çevresinde” bulunduğunu biliyoruz. Kremlin, özellikle Rus ordusu üzerindeki etkisi çok yüksek. 2014 yılında yazdığı “Putin, Putin’e Karşı” kitabında zaten, Rus lidere “artık kesin bir tercih yapması gerektiğini”söyleyen de o oldu. Moskova Üniversitesi’nin Siyaset ve Sosyoloji Bölümü eski öğretim üyelerinden Prof.Dr.Alexander Dugin’e göre, tarihsel süreç, Putin’in önüne bir yol ayrımı getirmişti: Ya, Batı ile iyi geçinme politikasını sürdürecekti, ya da, Rus İmparatorluğu’nun mirası üzerinden yürüyecekti...
Gördüğüm, Putin’in Dugin’in, bolşevizm ile Rus milliyetçiliğini bütünleştiren rotasına girdiğidir. Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra 90’ların ortasında kurulan Ulusal Bolşevik Parti’nin Moskova’yı Avrasya’nın merkezine alan milliyetçi fikirlerinin aktivisti olarak tanıdık Dugin’i, günümüz Rusyası’nda ise Çarlık Rusya’sının emperyal hedeflerini Kremlin’de kurumsallaştıran isim olarak izliyoruz...
Batı ile hesaplaşma zamanı...
Dugin’in Avrasyacılığı, pan-Slavist milliyetçi düşünceyle Stalinist geleneği birleştiren zeminde şekillendi. Ana fikri, Rusya’nın bir Avrasya kültürü olduğu ve bugünlerde Amerika’nın temsil ettiği “Atlantik uygarlığı” ile hesaplaşması gerektiğiydi.
1962 doğumlu, günümüzde Rusya’nın en etkin düşünce insanı olarak değerlendirilen Dugin bu nedenle, Ukrayna’daki gelişmeleri Amerika’nın Ukrayna’yı kullanarak ilan ettiği bir “vekalet savaşı” olarak değerlendirdi ve Putin’e, ülkenin doğusundaki Rus muhaliflere askeri destek vererek Ukrayna’yı ikiye bölmesini önerdi.
Putin bunu uyguladı.