Yüksek sesle ifade edeyim: Adına “diaspora” denilen kurumla Erivan’ı ele geçirmiş “Dağlık Karabağ mafyası” ne yaparsa yapsın, benim, Markar Esayan veya Etyen Mahçupyan ile aramı bozmaya hiç niyetim yok... “Milliyetçilik” kavramının bir milletin aşağılanmasına yol açmasına, Papa 2 yıl sonra bir kez daha “soykırım” kelimesini kullandı diye bütün Ermeni milletine dönük eski söylemlerin canlanmasına çanak tutacak halim de yok...
Agos’un kaldırımında üzerinde beyaz bir örtüyle yatan Hrant’ın cenazesi karşısında duyduğum ve aradan geçen yıllara karşın asla azalmayan üzüntümü de bir kenara bırakacak değilim...
Aksine, 24 Nisan’a doğru yaratılmaya çalışılan bu fırtınaya en net yanıtın, bizimle birlikte bu coğrafyada yaşayan, bu ülke için fikir üreten, siyasi riske giren, çalışan, vergisini veren, geçmişin tüm aşağılanmalarına karşın toprağında kök salmaya çalışan Ermeni dostlarıma sahip çıkmak olduğuna inanıyorum. Onlar, sınırlarımızın ötesindeki sesi yüksek çıkan bir kalabalığın yarattığı gereksiz gerginliklerin kurbanı olamazlar...